işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar

Mide Yanması Neden Olur

Mide yanması yanlış beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ile beraber görülme sıklığını arttıran bir rahatsızlık halini almış durumdadır. Mide yanması görülme sıklığı 20 yaşından sonra 2 kat artmakta ve 50 yaş sınırının aşılması halinde azalmaya başlamaktadır. Mide yanması neden olur sorusunun yanıtı midenin aşırı şekilde asit salgılamasıdır. Bilindiği üzere mide besinleri salgıladığı asit sayesinde hazmedebilmektedir. Mide bazen yenilen hazmı zor besinleri sindirmek için aşırı asit salgılayabildiği gibi aynı zamanda ani hormon değişimleri gibi nedenlere bağlı olarakta bu durum ortaya çıkabilmektedir.

Hamilelikte mide yanması bu nedenle çok sık görülmektedir. Çünkü hamileliğin oluşması ile beraber kadınların vücutlarında çok hızlı bir şekilde ani hormon değişimleri yaşanır ve bu değişimlere bağlı olarak mide içerisinde yoğun asit salgılanması başlar ki bu da anne adaylarının şiddetli mide yanması ile mücadele etmelerine neden olmaktadır. Mide yanması tedavisi için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta beslenmedir. Asitli içeceklerden ve yoğun baharatlı yiyeceklerden mutlaka uzak durulmalı, ağırlıklı olarak hazmı kolay yiyecekler tercih edilmelidir. Bazen hastalarda sadece beslenme düzenine dikkat edilmesi bile şikayetlerin kendiliğinden geçmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca mide yanmasına iyi gelen yiyecekler bulunup bunların ağırlıklı olarak tüketimi de bu sorunun çözümü için tercih edilebilecek yöntemler arasında bulunmaktadır. Çiğ patetesin suyunu sıkarak içmek, bol bol lahana tüketmek ve salatalarda elma sirkesi kullanmak bile mide yanmasının tedavisi için kullanılabilecek son derece etkili yöntemler arasında yer almaktadır.

0 yorum

Meme Kanseri Ameliyatı Nasıl Yapılır

Meme kanseri tedavisi için kullanılan en etkili yöntem meme kanseri ameliyatıdır. Erken evrede yakalanan tüm meme kanserleri için cerrahi müdahale uygulanarak kanserli oluşum gösteren hücreler temizlenmektedir. Meme kanseri ameliyatı için uygulanacak yöntem kanserin yayılımına bağlı olarak belirlenmektedir. Meme kanseri evre 1 aşamasında yakalanmışsa sadece kanserli oluşumun görüldüğü kitle temizlenmekte ve hastalar bu küçük müdahale ile kanserden kurtulmaktadır. Ancak kanserin ilerlediği evrelerde cerrahi müdahalenin çapı da büyümektedir. Bu nedenle 20 yaş üzeri her kadının ve birinci dereceden yakınlığı bulunan akrabaları arasında meme kanseri görülen erkeklerin düzenli olarak evde kendi kendine meme muyanesi yapması çok önemlidir. Bu muayene sonucu meme kanseri hemen fark edilerek tedavisi kolay bir şekilde gerçekleştirilecektir.

İlerleyen evrelerde yapılan meme kanseri ameliyatları için başarı oranı yine yüksek olmakla beraber memenin bir bölümünün alınması ya da mastektomi adı verilen memenin tümünün alınması gibi daha büyük cerrahi müdahaleler söz konusu olmaktadır.Operasyon sırasında doktorun gerekli görmesi halinde koltuk atı bezelerinin toplanması her iki memenin alınması gibi pek çok işlem gerçekleştirilebilmektedir. Günümüzde geliştirilen özel silikonlar sayesinde ameliyatı olan kişinin talebine göre hemen operasyon esnasında yapay göğüsler takılabilmekte ve estetik görünümün korunması sağlanmaktadır. Hastanın ameliyat öncesi oluşabilecek komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmesi ve psikolojik olarak bu tip bir duruma hazırlanması meme kanseri tedavisi açısından çok önemlidir.

0 yorum

Boyun Fıtıgı Egzersizleri

Günümüzde bilgisayar karşısında çalışma gerektiren işlerin artması ile beraber boyun fıtığı hastalıklarının görülmesine büyük bir artış yaşanmaktadır. Boyun fıtığı tedavisi için uygulanan pek çok yöntem bulunmakla beraber tüm tedavilerin başarı oranı her gün düzenli olarak uygulanması gereken boyun fıtığı egzersizlerine bağlıdır. Boyun fıtığı egzersizleri düzenli olarak uygulandığı takdirde hem tedavinin başarı oranı artmakta hem de fıtığın tekrarlama şansı düşmektedir. Bu nedenle boyun fıtıgı tedavisi görenler ya da boyun fıtığından şikayetçi olan kişilerin düzenli egzersiz programı uygulaması tavsiye edilmektedir.

Programın düzenli uygulanması başarı oranını arttıran en önemli faktördür. Boyun egzersizleri için ilk adım Fleksiyorta Direnç adı verilen harekettir. Bunu yapmak için sağ elinizin avucunu alnınıza koyduktan sonra sol elinizle sağ elinizi desteklemeniz ve başınızı öne eğmek için güç uygularken başınızla karşı güç uygulayarak bunu engellemeye çalışmanız yeterlidir. Bu hareket boyun kaslarının güçlenmesi için uygulanır ve boyun kasları ne kadar güçlü olursa boyun fıtığı riski o kadar düşmektedir.

Bu hareketin ardından tam tersi hareket olan ekstansiyona direnç hareketine geçilir ve bu sefer eller başın arkasında birleştirilerek ters güç uygulanarak başın öne doğru eğilmesine karşı direnç gösterilir. Yana direnç için ise sırası ile sağ elle karşı güç uygulanırken baş sağa yatırılmaya çalışılır ve aynı işlem sol el içinde uygulanır. Bu hareketlerin ardından ise baş sağa sola döndürülerek egzersiz tamamlanır.

0 yorum

Kalın Bagırsak Kanseri Belirtileri

Halk arasında kalın bağırsak kanseri olarak bilinen kolon kanseri ne yazık ki son yıllarda korkutucu bir şekilde görülme sıklığını arttıran kanser türleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü yapılan yeni araştırmaların sonucunda dünya genelinde en çok görülen kanser türleri sıralamasında kalın bağırsak kanseri 3. sırada bulunmaktadır. Kolon kanserini bu kadar tehlikeli kılan en önemli faktör ise nedenlerinin tam olarak bilinmemesidir.Kolon kanseri de diğer kanserlerde olduğu gibi ilk evrelerde yakalanabilirse kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Kolon kanseri belirtileri arasında ilk evrede ortaya çıkan karın bölgesinde şişkinlik ve hafif ağrı ilk sırada yer almaktadır.

Ancak bu belirtiler farklı pek çok nedenden dolayı ortaya çıkan hafif belirtiler olduğu için genelde bu evrede pek çok kişi doktora başvuruda bulunmamaktadır. İlerleyen evrelerde ise bu belirtilere iştah kaybı, diyet yapmadan hızlı şekilde kilo vermek, gün içinde kişinin kendisini sürekli olarak yorgun hissetmesi ya da hafif fiziksel aktivitelerde bile hemen yorulması, sürekli olarak ishal ya da kabız olması gibi daha anlaşılır belirtiler ortaya çıkmaya başlar.

Bu belirtiler her zaman kalın bağırsak kanserine bağlı olarak ortaya çıkmayacağı gibi yine de kalın bağırsak kanseri riski araştırılmalı ve egale edilmelidir. Kalın bağırsak kanseri tedavisi günümüzde artık çok daha güvenilir bir şekilde yapılabilmektedir. Özellikle de kalın bağırsak kanseri ameliyatı için uygulanan yöntemler çok değişmiş ve ameliyat sonrası hastaların yaşam standartlarını yükseltecek seviyelere ulaşmış durumdadır. 
0 yorum

Basur Nedir

Basur ya da bilinen bir diğer ismi ile hemoroid bağırsağın bitip anüsün başladığı bölgede yaşanan toplardamar bozukluklarına verilen isimdir. Anüs içerisinde meydana gelen varisler olarak bilinmektedir. Basur tedavi edilmediği takdirde ileride yoğun kanamalara neden olacağı için ciddiye alınması gereken bir sağlık sorunudur. Tıp teknolojisinin büyük bir hız ile ilerlemesi ile günümüzde basur tedavisi için pek çok yöntem geliştirilmiş durumdarı.

Basur tedavisi için tercih edilen ilk tedavi yöntemi her zaman için ilaçla tedavi yöntemidir. Basur ilaçları kullanılarak hastanın rahatlatılması ve şişmiş olan damarların normal boyutlarına indirilmesi hedeflenir. Ancak ilerleyen basur hastalıklarında her zaman için ilaçla tedavi yönteminden başarı elde edilmesi mümkün değildir.

İlaçla tedavi edilemeyen basur hastalıkları için cerrahi müdahale kaçınılmazıdr. Basur ameliyatı adı verilen bu müdahale farklı yöntemler ile yapılsa da ana amaç sorunlu damar kitlesinin anüs içerisinden çıkarılmasıdır.Lazerle basur ameliyatı son yıllarda daha çok kullanılırken özellikle de birinci evre basur hastalarında kesin sonuç veren bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Klasik yöntemlerin kullanıldığı ameliyatlar artık hastalar tarafından pek fazla tercih edilmezken yeni yöntemlerin kullanıldığı ameliyatlar ise daha kısa sürede iyileşme imkanı sunması ve ameliyat sonrası iyileşme sürecinin daha kolay atlatılması nedeni ile sıklıkla tercih edilmektedir. Hemoroid belirtileri gösteren kişilerin bu belirtileri fark ettikleri anda doktora başvuruda bulunmaları halinde ilaçla tedavi edilmeleri mümkündür.

0 yorum

Boyun Fıtıgı Tedavisi Nasıl Yapılır

Son yıllarda insanların televizyon ve bilgisayar gibi boyun kaslarını çok fazla yoran aktivitelere daha fazla zaman ayırmaya başlaması ile beraber boyun fıtığı hastalığı da yaygınlaşmıştır. Boyun fıtığı tedavisi öncesinde mutlaka gerekli tetkikler ile rahatsızlığın kaynağının fıtık olduğu kanıtlanmalı ve fıtığın boyutları belirlenmelidir.Erken evre boyun fıtığı hastalarında çoğu zaman boyunu rahatlatan kas gevşeticiler ile beraber eş zamanlı olarak sürdürülen fizik tedavi yeterli bulunmaktadır.

Ancak fıtığın ilerlemesi ile beraber fizik tedavi ve ilaçla tedavi yetersiz kalacağı için boyun fıtğı ameliyatı kaçınılmaz bir hal alır. Boyun fıtığı ameliyatı mutlaka hastalığın fizik tedaviye yanıt vermediği son evre hastalarda kullanılmalıdır. Boyun fıtığına bağlı olarak kaslarda güç kayıplarının yaşanması halinde ameliyat zorunlu hale gelmektedir. Boyun fıtığı ameliyatı ile fıtığa neden olan alan belirlenmekte ve sinir dokusu üzerinde baskı yaparak ağrı ve güç kaybına neden olan fıtık temizlenmektedir.

Boyun fıtığı ameliyatında temizlenen bölgede ileride sorun ve çökme yaşanmaması için özel olarak geliştirilen titanyum ya da kemikten elde edilen kafes ya da greftler yerleştirilmektedir. Ameliyattan sonra hastaların kendilerine dikkat etmeleri zorunludur. Özellikle de düzenli boyun egzersizleri yapılmalı, ağır kaldırmaktan kaçınılmalı, boyunu sabit tutmak zorunda kalınılan bilgisayar başında oturmak gibi aktivitelerin zamanları sınırlandırılmalıdır. Ayrıca ani boyun hareketlerinden kaçınılması da gerekir. Aslında ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerekenler ile boyun fıtığından korunmak için yapılması gerekenler incelendiğinde birebir aynı oldukları görülmektedir.

0 yorum

Mide Kanserinde Kemoterapi Nasıl Yapılır

Mide kanseri tedavisi için kullanılan yöntemlerden biride kemoterapidir. Mide kanserinde kemoterapi iki amaçlı olarak kullanılabilmektedir. Bunlardan ilki ameliyat öncesi kanserli hücrelerin kontrol altına alınmasıdır. Kanserin yayılım gösterdiği ve cerahhi müdahalenin mümkün olmadığı durumlarda ilk olarak kemoterapi uygulanmakta ve kanserli hücrelerin kontrol altına alınarak hastanın mide kanseri ameliyatı için uygun bir hale getirilmesi amaçlanmaktadır.İkinci yöntem ise kemoterapinin tamamlayıcı tedavi olarak ameliyat sonrası kullanımıdır. Çok küçük olan ve gözden kaçabilecek kanserli hücrelerin yok edilmesi amacı ile mide kanseri ameliyatı sonrası kemoterapi tedavisi doktorun görüşüne göre tercih edilir.

Doktorun kanserli dokuları tamamen temizlediğine dair olan inancı tam ise kemoterapi her ameliyat sonrası kullanılan bir yöntem değildir. Burada karar operasyonu gerçekleştiren cerrah ve hastanın takibini gerçekleştiren doktora bağlı olarak verilmektedir.Mide kanserinde kemoterapi uygulamasında özel olarak karıştırılan ilaçlar damar yolu ile hastaya verilmektedir. Kanserli hücreler ile savaşan bu ilaçların etkileri çok yoğun olduğu için ne yazık ki kemoterapi sonrası hastalarda bazı yan etkiler görülebilmektedir. Ancak geliştirilen ilaçlar ile özellikle de mide bulantısı ile mücadele konusunda son derece başarılı sonuçlar alınmakta ve kemoterapiye bağlı olarak oluşan yan etkilerin azaltılması sağlanmaktadır. Kemoterapinin faydaları düşünüldüğü takdirde bu yöntemin uygulama zorunluluğu daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle tedaviyi gerçekleştiren doktorun gerekli görmesi halinde kemoterapi tedavisinden kaçınmamak gerekmektedir.

0 yorum

Hemoroid Nedir

Hemoroid daha çok basur olarak bilinen ve anüste bulunan toplardamarların genişlemesi nedeni ile ortaya çıkan bir hastalıktır. İlk evrelerde anüs içinde ve kenarlarında yaşanan yoğun kaşıntı ile kendisini belli eden hastalık ilerleyen evrerlerde toplardamarın genişlemesi sonucu dışkılama esnasında oluşan yoğun kanamalar ile son derece ciddi komplikasyonların oluşmasına neden olmaktadır.
Pek çok kişi doktora gitmek yerine basur olduğunu anladığı anda kocakarı ilaçlarından medet ummaktadır.

Ancak kullanılan bu tip ilaçlar ya da yöntemler durumun çok daha ciddi bir hal almasına neden olabilecek kadar tehlikelidir. Bu nedenle hemoroid olanlar kesinlikle bu tip yöntemleri hiç denemeden genel cerrahi doktoruna muayene olmalıdır.Hemoroid tedavisi hastalığın evresine bağlı olarak planlamaktadır.

Oluşan meme keselerinin dışarıya çıktığı ve ilerlediği evrelerde tek çare hemoroid ameliyatı yapılmasıdır.Ancak daha erken evrelerde yakalanan hastalarda ilaçla tedavi yöntemleri daha sık tercih edilmektedir. Hemoroid ilaçları kullanılarak oluşan basur memesinin küçültülmesi amaçlanmaktadır. Ancak kesinlikle bu ilaçlar doktor muayenesi sonrasında doktorun önerdiği şekilde kullanılmalıdır.

Gebelik gibi müdahalenin ve ilaç kullanımnın mümkün olmadığı hallerde ise hastalar sık sık sıcak suya oturmalıdır. Sıcak su banyosu oluşan basur memelerinin hem küçülmesini sağlamakta hem de hastanın rahatlamasına yardımcı olmaktadır. Gebelikte hemoroid kabızlığın çok sık oluşmasına bağlı olarak çok sık görülmekte olup bu nedenle hamile kalan anne adaylarının bol sıvı  ve lifli gıdalar tüketimi önerilmektedir.

0 yorum

Kemik Erimesi Tedavisi

Kemik erimesi tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de en çok kadınları etkilemektedir. Yıllar sonra ortaya çıkan kemik erimesi son derece sessiz ilerleyip kemik kırılmaları sonucu kendini göstermektedir. Kemik erimesi hastalığı yaygın inanışın aksine hiçbir ağrı ve şikayete neden olmamaktadır. İleri yaş kemik erimesi nedenleri arasında ilk sıralarda yer almakta olup aşırı alkol ve sigara tüketimi, kadınlık hormon seviyesinin düşük olması, kemiklerin yapımında kullanılan D vitaminin yeteri kadar alınmaması ve kötü beslenme gibi pek çok etken bulunmaktadır.Kemik erimesi tedavisi mutlaka ciddiy alınmalıdır. Aksi halde kemik yoğunluğu hızlı bir şekilde düşecek ve buna bağlı olarak kemik kırılma riski artacaktır.

Özellikle de menopoza giren kadınların mutlaka kemik erimesi testi yaptırması ve önlem olarak kalsiyum ile D vitamini desteği almaları büyük önem taşımaktadır. Kemik erimesi tedavisi için tercih edilen tek yöntem ilaç kullanımıdır.Kemik erimesi tedavisi Ankara başta olmak üzere ülkemizde yer alan pek çok hastanede başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir.

İlaçların düzenli kullanımı büyük önem taşımakla beraber hastanın mutlaka yaşam tarzını da değiştirmesi gerekir. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz kemiklerin tekrar güçlenmesi için mutlaka dikkat edilmesi faktörler arasında yer almaktadır. Kemik erimesi ilaçları düzenli olarak kullanılırken aynı zamanda kemik erimesi egzersizleri yapılmalı ve kemikleri güçlendirdiği bilinen D vitamini yönünden zengin besinlerin tüketimine ağırlık verilmelidir.

0 yorum

Mide Kanserinde Yasam Süresi Nedir

Mide kanseri tanısı konulan hastalarda hiç vakit kaybedilmeden hemen  tedavi sürecine geçilmelidir. Mide kanserinde yaşam süresi kesinlikle her hastaya göre farklılıklar göstermektedir. Yaşam süresini belirleyen en önemli etken ise kanserin yakalandığı evredir. Erken evrede yakalan tüm kanser türleri insan hayatı için risk faktörü oluşturmayan normal bir hastalık olarak kabul edilir ve uygun şekilde tedavisi gerçekleştirilebilmektedir. Ancak kanserin yayılımı ne kadar artarsa kanser tedavisi de o kadar zorlaşmaktadır.

Ayrıca hastanın genel sağlık durumu da kanserde yaşam süresi için çok önemli bir faktördür. Genç ve sağlıklı olan bir hastada çok ileri evre kanser türleri bile tedavi edilebilirken kronik hastalıkları bulunan yaşlı kişilerde bazen erken evre kanser türleri bile ölümcül olabilmektedir. Mide kanserinde yaşam süresi istatistiksel verilerle değerlendirilidiği takdirde birinci evre meme kanseri hastalarında yüzde 80’i 10 yıldan fazla yaşamaktadır.

Bu nedenle mide kanseri açısından yüksek risk faktörleri barındıran kişilerin düzenli olarak mide kanseri taramasından geçmesi gerekir. Özellikle de kanserin genetik yatkınlık barındırması nedeni ile birinci dereceden yakın akrabaları arasında mide kanseri olan kişilerin kesinlikle yılda bir kere mide kanseri taraması yaptırması zorunludur. Aşırı kilolu olmak, alkol ve sigara tüketmek, daha önce mide ameliyatı geçirmek, düzenli beslenme alışkanlıklarına sahip olmamak ve 50 yaş üstünde olmak mide kanseri nedenleri arasında yer aldığı için bu risk faktörlerini barındıran kişilerin de düzenli olarak doktor muayenesinden geçmeleri tavsiye edilmektedir.

0 yorum

Pankreas İltihabı Nedir

Halk arasında pankreas iltihabı olarak bilinen pankreatit son dere sık görülen bir hastalıktır ve akut pankreas iltihabı ile kronik pankreas iltihabı olarak ikiye ayrılmaktadır. Akut pankreatit uzun süre ve aşırı şekilde alkol tüketimi, sık sık safra kesesi taşı oluşumu ve bu bölgede meydana gelen yaralanmalar gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşan ve hızlı şekilde hastalığın belirtilerinin ortaya çıktığı türdür. Akut pankreas iltihabının sık sık tekrarlaması ya da uzun süre tedavi edilmemesi halinde ise hastalık müzminleşerek kronik pankreas iltihabı haline gelmektedir. Pankreas vücut için diğer organlar gibi son derece önemli bir organdır ve düzenli olarak çalışmaması beraberinde pek çok sağlık sorununun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Pankreas iltihabı belirtileri arasında ilk sırayı sürekli olarak mide bulantısı ve kusma yaşanması alır. Daha sonra vücutta ateşin yükselmesi, nabızın normalden hızlı atmaya başlaması, deride kızarıklık ve döküntülerin oluşması, sık sık hıçkırık tutması, karnın belirgin şekilde şişmeye başlaması ve beraberinde hazımsızlık sorunun ortaya çıkması ve baş ağrısı almaktadır. Ayrıca pankreas iltihabı ile mücadele eden kişilerde böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği gibi kronik hastalıkların ortaya çıkması da sıklıkla görülmektedir.

Bu hastalığa yakalanan kişilerde sindirimi sağlayan enzimlerin bariz şekilde azalması nedeni ile kısa sürede hızlı kilo kaybı yaşanması kaçınılmazdır. Pankreas iltihabı tedavisi hiç vakit kaybedilmeden başlanılması gereken önemli bir süreçtir. Zamanında yapılmayan müdahaleler çok ciddi komplikasyonların oluşmasına neden olacağı için pankreas iltihabı belirtisi gösteren kişilerin vakit kaybetmeden kendilerine en yakın noktada bulunan sağlık kurumlarına başvuruda bulunmalıdır.

0 yorum

Basur Neden Olur

Basur nedenleri arasında ilk sırayı aşırı kilo alımı alır. Obezitenin bir salgın gibi her geçen günyayıldığı günümüzde ne yazık ki pek çok kişi aşırı kilo alması nedeni ile basur hastalığı ile mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Basur nedenleri arasında ikinci sırayı ise hareketsiz bir yaşam sürmek alır. Hareketsiz bir yaşam süren herkes basur hastalığı için iyi birer adaydır. Ayrıca sürekli olarak kabız olanlar ve büyük tuvaletlerini yaparken çok fazla ıkınan kişilerde de basur oluşumu çok daha yaygın olarak görülmektedir.

Bunun nedeni makat içerisinde bulunan toplardamarların bu olaylar nedeni ile zamanla zedelenmesi ve basur oluşumuna müsait hale gelmesidir. Kabızlık sorunu yaşayan kişilerin bu nedenle bu konuda daha dikkatli davranmaları ve günlük beslenme listelerinde ağırlıklı olarak lifli gıdalara yer vermesi gerekmektedir.

Yine meslekleri gereği sürekli olarak oturarak çalışmak , bisiklet gibi makat bölgesini sürekli olarak zorlayan sporları yapmak, alkol kullanmak, sürekli katı besinler yiyerek sıklıkla kabız olmak, hamile kalmak ve bağırsaklarda oluşan tümörler basur nedenleri arasında yer almaktadır. Gebelikte hemoroid hızla değişen hormon seviyelerine bağlı olarak sıklıkla görülmektedir. Bu dönemde anne adaylarının mutlaka bağırsakları çalıştırdığı bilinen gıdalar ile bol lifli gıdaları düzenli tüketmeleri korunmaları adına önemlidir. Ayrıca yine bazı kişilerde doğumsal olarak damar duvarlarının ince olması da kalıtsal basur hastalığına neden olabilmektedir.

0 yorum

Seker Hastaları Nasıl Beslenmelidir

Yapılan araştırmalar sonucunda şeker hastalığı ile beslenme arasında çok yakın bir ilişki olduğu bilimsel olarak ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenle şeker hastası olan kişilerin ilaç kullanımı kadar günlük beslenme düzenlerine de önem göstermeleri ve kesinlikle doktorlarının verdiği diyete uymaları zorunludur. Özellikle günlük hayatta alınan bazı besin takviyeleri ve bilinçsiz besin tüketimi seker hastalıgı ile mücadele eden bireyleri sıkıntıya düşürmektedir.


Peki şeker hastaları ne yemeli?
Şeker hastalarının yemeleri gereken besinler şeker tiplerine göre belirlenmektedir. Tip 1 şeker hastaları kana karışması daha uzun sürdüğü için lifli gıdaları ağırlıklı olarak tüketirken Tip 2 şeker hastalarının ise kesinlikle şekerden uzak durmaları büyük önem taşımaktadır. Aslında sağlıklı beslenmek isteyen her insan gibi şeker hastaları da yeşil yapraklı sebzeler ağırlıklı olmak üzere sebze ve meyve ağırlıklı beslenmelidir. Burada şeker hastalarının dikkat etmeleri gereken tek konu şeker yönünden zengin olan (çilek, karpuz, muz vb.) gibi meyveleri çok fazla tüketmekten kaçınmaktır.

Çünkü sofra şekeri kadar olmasa da ağır şeker barındıran bu meyvelerin çok fazla tüketilmesi kesinlikle şeker seviyesinin belli oranda yükselmesine neden olmaktadır. Ayrıca tüm şeker hastalarına lifli gıdaların tüketimi önerilir. Çünkü lifli gıdalar uzun süre tokluk hissi verirken aynı zamanda yavaş kana karışarak kan şekerinin kademeli olarak yükselmesine yardımcı olmaktadır. Şeker hastaları günlük diyetlerine bağlı kaldıkları takdirde çok daha sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmektedir. Burada önemli olan kişinin düzenli olarak egzersiz yapması ve günlük diyetine harfiyen uymasıdır.

0 yorum

Kronik Böbrek Yetmezligi

Böbrek yetmezliği hastalığı kronik böbrek yetmezliği ve akut böbrek yetmezliği hastalığı olmak üzere iki ana grup içerisinde incelenmektedir. Böbreklerin yavaş yavaş işlevlerini yitirdiği hastalık kronik böbrek yetmezliği hastalığı olarak isimlendirilmekte ve ne yazık ki çok sinsi bir hastalık olduğu için son evresine kadar çoğu zaman hastalık yakalanamamaktadır. Bu hastalıkta zamanla böbrek hücreleri öldüğü için ne yazık ki ölen hücrelerin yenilenmesi mümkün olmadığı için ilaçla tedavisi mümkün değildir. Kronik böbrek yetmezligi tedavisi için uygulanabilecek tek yöntem hastanın böbrek nakli ameliyatı olmasıdır.

Ülkemizde organ bağışı çok yetersiz olduğu için gerçekleştirilen böbrek nakli ameliyatlarının büyük bir bölümü hastanın yakını olan canlı donörlerden alınan böbrekler ile gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle doku uyumunun sağlanamadığı hastalarda uygulanabilecek tek yöntem uygun böbrek bulunana kadar diyaliz cihazına girmektir. Diyaliz cihazı yapay böbrek olarak adlandırılabilecek bir cihazdır. Vücuda bağlanan iki boru ile vücutta dolaşan kirli kan bu amaç için özel olarak gerçekleştirilen bir cihazdan geçer ve temizlenerek diğer borudan tekrar damara verilir ve temiz kanın vücutta dolaşması sağlanır.

Diyalize giren hastalar için en önemli olan konu beslenmedir. Böbrekleri düzenli olarak çalışan kişilerde böbrekler sürekli olarak kanı süzerek temizlerken böbrek yetmezliği hastası olan kişilerin böyle bir şansı yoktur ve bu nedenle beslenme düzeni oluşturmaları çok önemlidir. Diyetine uyan ve düzenli olarak diyalize giren kişilerde hem yaşam standartları hem de yaşam süresi yükselmekte ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkün olmaktadır.

0 yorum

Pankreas Kanseri Yasam Süresi Ne Kadar

Pankreas kanseri yaşam süresi ne yazık ki son derece kısadır. Bunun nedeni bu kanserin çok agresif bir kanser türü olması değil hastalığın çok sinsi bir şekilde ilerlemesidir. Hemen hemen bütün pankreas kanseri hastalarında hastalık birinci evrede yakalanamamaktadır. Oysa ki pankreas kanseri 1. evre aşamasında yakalandığı takdirde yapılacak basit bir cerrahi müdahale ile tedavi edilebilmekte ve tamamlayıcı tedavi olarak uygulanan kemoterapiyle hastaların yaşam süresi belirgin biçimde uzatılmaktadır.

Ancak pek çok hastada kanserli hücreler yakın organlara yayılım gösterdiği için ameliyat mümkün olmamaktadır. Pankreas kanseri ameliyatı olmaya uygun olmayan hastalarda hemen kemoterapi ve radyoterapi tedavisine başlanılmalıdır. Bu uygulamalarda amaç öncelikli olarak kanserli hücrelerin kontrol altına alınmasıdır. Bu tedavi sonucunda kanserli hücreler gerileme gösterir ve kontrol altına alınması başarılırsa hasta pankreas kanseri ameliyatı için hazırlanır. Yani cerrahi tedavi uygulanmayan hastalar morallerini bozmadan yeni tedavilerine odaklanmalıdır.

Kanserle mücadele konusunda en önemli etkenin yüksek moral olduğu asla unutulmamalı ve hastalar iyileşeceklerine inanmalıdır. Ne yazık ki ileri evre pankreas kanseri hastalarında sağ kalım oranı çok daha düşüktür ve uygulanan tek tedavi yöntemi kemoterapidir. Bu hastalarda kemoterapi tedavi etmekten çok hastanın yaşam süresini uzatmak amacı ile uygulanmaktadır. Erken evrede tanı konulan ve tedavi edilen hastaların iyileşme şansı yüzde 50’den fazla olmaktadır. Sağ kalım oranı için belirleyici olan en önemli faktör kanserin yakalandığı evre olmaktadır.

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI