işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çocuğun ilk diş muayenesini oyuna çevirin

Çocukların kalıcı dişlerinin sağlıklı olabilmesi “geçici diş” diye önemsenmeyen süt dişlerinin doğru kontrolünden geçiyor. 

Ağız ve diş sağlığı için çocukların 6 aylıkken diş hekimi ile tanıştırılması gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Diş Hekimi Uzman Dr. Pınar Tunçbilek, ilk diş kontrolünde çocuğun korkutulmamasının “diş hekimi korkusu” açısından çok önemli olduğunu söyleyerek , “Çocuğu ‘korkma hiç acımayacak’ diye kandırmaya çalışmak doğru bir yöntem değil” dedi.

İlk diş muayenesi hem çocuğun ağız ve diş sağlığı açısından büyük önem taşıyor hem de ebeveyinlerin çocuklarının ağız bakımını nasıl yapacaklarını öğrenmelerini sağlıyor.İlk diş muayenesinin hekim tarafından doğru yönetilmesi çocuğun “diş hekimi korkusu”na kapılmamasını da sağlıyor.

Ağız ve diş sağlığına özen göstermeye erken yaşlarda başlanmasını tavsiye eden Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Diş Hekimi Uzman Dr. Pınar Tunçbilek, “Geçiçi oldukları için süt dişleri ebeveynler tarafından yeterince önemsenmiyor. Ancak bu ihmal ileride daimi dişlerde de sorunlara neden olabiliyor” dedi. Hayat boyu sürecek ağız ve diş bakımının altı ay ile bir yaş arasında başlaması gerektiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Diş Hekimi Uzman Dr. Pınar Tunçbilek, bebeklik döneminde dişlerin nasıl temizlenmesi gerektiğini ebeveynlere göstermenin çocuğun diş sağlığı için gerekli olduğunu ifade etti. Dr. Tunçbilek, halk arasında biberon çürüğü olarak da adlandırılan ve yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı gelişen çocukluk çağı çürüklerinden korunabilmek için de küçük yaşta yapılan muayenenin önemli olduğunu söyledi.

İlk muayeneyi oyuna çevirin

İlk yaş muayenesinde amacın beslenme konusunda ailelere yol göstermek ve koruyucu uygulamalar hakkında bilgi vererek bebeğin diş sağlığını korumak olduğunu belirten Dr. Tunçbilek, bu muayene bebek, ebeveynin yanındayken gerçekleştirilir ve her türlü ani hareketten kaçınılır dedi.

Bebekte korku oluşmaması için ilk muayenede ebeyenlere ve diş hekimlerine büyük iş düştüğünü söyleyen Dr. Tunçbilek, “İşlemler yapılırken kullanılan tüm aletler çocuğa tanıtılıyor ve bazı aletleri onların denemesine izin veriliyor. İlk muayenede canı yanmayan, hatta oynanan oyunlar sayesinde odadan mutlu ayrılan çocuk bir sonraki randevuya çok daha rahat geliyor” dedi.

Diş Hekimi ziyareti öncesi uyarılarda bulunan Dr. Tunçbilek, yapılması ve yapılmaması gerekenler konusunda aileler için şu önerileri sıraladı:

• Tedavi öncesinde “korkma, hiç acımayacak” gibi cümleler kurmayın. Bu tür ifadeler içindeki korkuyu tetikleyici etki yapar.
• Bunun sağlık için gerekli olduğunu anlaması için hediye yöntemi ile ödüllendirmeyi denemeyin.
• Korku dolu hikayeler kullanarak çocuğu diş hekimine götürmeye çalışmayın.

Hangisi doğru hangisi yanlış ?

• Çocuklarda ağız bakımı doğumdan itibaren başlar. İlk dişler genelde bebek 6 aylık civarındayken çıkar. İlk dişlerin bakımı karbonatlı su ve gazlı bezle yapılır. DOĞRU

• Eğer çocuğun dişlerinde o zamana kadar herhangi bir belirgin sorun olmamışsa, ilk rutin diş kontrolünün 2 yaşında yapılması uygundur. YANLIŞ

• 6 ay – 1 yaş arasında bebeklerin dişleri çıkarken, dişler çocuk doktoru tarafından takip edilmelidir. YANLIŞ

• Bebeğin ağzında 20 diş olduğunda, arkada yer alan sut azılarının kalıcı olduğu akılda tutularak özel bakım yapılmalı, bu dişler çıktığında, çürümeyi önlemek için özel kaplama yapılmalıdır. YANLIŞ

0 yorum

Modern hayatın yeni sorunu: Erken ergenlik

İlk keşfedildiği yıllarda çok önemsenmeyen ‘erken ergenlik’ şimdilerde modern çağın en büyük problemleri arasında yer alıyor. 

Pek çok ailenin mücadele ettiği erken ergenlik tedavi edilmediğinde hastalıklara davetiye çıkarıyor. Özellikle erken ergenlik problemine kız çocuklarda daha sık rastlanıyor, kısa boylu kalma ve psikolojik problemler gibi sorunlara neden oluyor.

Liv HOSPITAL Kadın Sağlığı Kliniği’nden Op. Dr. Evrim Aksoy anlattı.

Ergenlik, çocukluktan erişkinliğe adım atılan dönemdir. Çocuğun fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan bir dizi değişimlerin yaşadığı zamansal bir süreçtir. Hepsinden önemlisi bu dönemin sonunda üreme yeteneği kazanılmış olur. Ergenlik yaşı normalde kız çocuklarında 8-13, erkek çocuklarında ise 9-14 yaş arasıdır. Eğer ergenliğe ait belirtiler kızlarda 8, erkeklerde ise 9 yaşından önce görülüyorsa çocuk erken ergenliğe girmiş demektir. Normalde ergenliğin kızlardaki ilk belirtisi meme dokusunun büyümesidir. Bunu takiben genital bölge ve koltuk altı tüylenmesi görülür. Nihayetinde ilk adet kanamasının başlamasıyla da tamamlanmaya doğru gider. Erkeklerde ise ilk belirti testislerin büyümesidir. Daha sonra bunu penis büyümesi, genital bölge ve koltuk altı tüylenmesi, seste kalınlaşma, vücut kas kitlesinin artışı ve erişkin görünüme ulaşılması izler. Tüm belirtilerin biri veya birden fazlasının kızlarda 8, erkeklerde 9 yaşından önce ortaya çıkması erken ergenlik problemine işaret eder.

Erken ergenliğe kızlarda mı erkeklerde mi daha sık rastlanıyor?
Erken ergenlik kızlarda erkeklerden daha sıktır ve çoğu zaman nedeni ortaya konulamaz. Ancak bazen altta yatan çok önemli bir tıbbi problem olabilir. Özellikle de erkek çocuklarda görülüyorsa daha da şüpheli yaklaşmak gerekir.

Altta yatan ciddi bir problem de olabilir!
Erken ergenliğe giren çocuklar akranlarından önce büyümeye başladıklarından kemiklerdeki büyüme noktaları da daha önce kapanır, akranlarından daha kısa boylu olabilirler. Normalden erken dönemde yaşamak zorunda kaldıkları adet kanaması, erişkin görünüme ulaşmak gibi durumlar çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkileyebilir. Eğer altta yatan tıbbi bir problem bulunuyorsa (beyin tümörleri gibi) ve tanı konulmakta geç kalınırsa hayatı tehdit edebilir.

GDO’lu ve hormon katkılı besinler erken ergenlik sebebi!
Dünyada son 10 yılda, ülkemizde de son 5 yılda özellikle dikkati çeken oranda erken ergenlik problemine rastlanıyor. Yapılan araştırmalar aldığımız gıdalar içinde bulunan hormon ve katkı maddelerinin çocuklarda bu duruma neden olduğunu gösteriyor. Büyüme hormonu eklenerek yetiştirilen meyveler (çilek vs) sebzeler (domates, brokoli vs), yine hormon (özellikle östrojen) eklenerek hızlı büyütülen tavuklar ve yumurtalar, etler ve sütler çocuklarda hormon uyarısına neden olabiliyor. Normal şartlarda çocukluk döneminde bu hormon uyarı sistemi beyinde, ergenliğe kadar sessiz bir bekleme sürecindeyken bu dış uyarıların artışı ile aktif hale geliyor. Aynı zamanda katkı maddeleri kadar olmasa da iklim değişiklikleri ve fiziksel koşullar, kullanılan plastik malzemeler, oyuncaklar içindeki hormon benzeri etki oluşturan kimyasallar da erken ergenliği başlatabiliyor. Fast food tarzı ve yapay endüstri ürünleri ile beslenme alışkanlıkları obeziteye neden olarak vücut yağ oranını arttırmak koşuluyla erken ergenliğe neden olabiliyor.

Erken ergenlik çocukları nasıl etkiliyor?
• Ruhsal ve beyin gelişimi açısından henüz çocuk ancak vücut yapısı olarak erişkin görünümünde olan bu çocuklar kısa boylu kalabiliyor.
• Çocuklar kimlik çatışması yaşıyor.
• Arkadaşları, ailesi ve öğretmenleriyle iletişim problemi yaşayan çocuk okulda başarısız oluyor.
• Agresif, kendine güvensiz, değersizlik duygusuna sahip bu çocuklarda madde bağımlılığı, intihar eğilimi görülebiliyor.

Tedavisi nasıl yapılıyor?
İyi bir değerlendirme ve tanı sonrasında farmakolojik maddeler kullanılarak aktif olmuş sistem baskılanıyor, erken ergenlik durduruluyor. Gerçek ergenlik yaşı beklenip zamanı gelince bu ilaçlar kesilerek ergenliğin gelişmesine izin veriliyor. Çocuğun psikolojik problemleri için de mutlaka yardım alınmalı. Erken ergenlik probleminde çözüm endokrinolog, jinekoloj, psikolog, psikiyatristin de içinde bulunduğu multidisipliner bir yaklaşımla mümkün olabiliyor. Modern hayatın getirdiği bu olumsuz etkileri önlemek şimdilik ancak bireysel çaba ile mümkün. Beslenme alışkanlıkları, kullanılan malzemeler açısından dikkat etmek ve hepsinden önemlisi de erken ergenliğe ait bir belirti varsa gözden kaçırmamak çok önemli. Bu yüzden ailelere büyük görev düşüyor.

Erkeklerde erken ergenlik hangi hastalıkların belirtisi olabilir?
• Beyin tümörleri
• Beyin abseleri ve enfeksiyonları
• Böbreküstü bezlerinin tümörleri
• Yumurtalık-testis tümörleri ve hastalıkları

Yapılan değerlendirmede bu durumların olmadığı belirlendikten sonra erken ergenliğe neden olan dış faktörleri düşünmek gerekir. Özellikle GDO’lu (genetiği değiştirilmiş maddeler) besinlere maruz kalmama konusunda her bireyin daha bilinçli olmalı. Kız çocuklarında problem olsun ya da olmasın ergenlikle ilgili ilk muayeneleri 13 ile 15 yaş arasında mutlaka yapılmalı. Aileler de bu konuda daha dikkatli olmalı.

0 yorum

Cocuk Felci Hastalıgı Ve Belirtileri

Çocuk felci ya da tıptaki adıyla 'poliomelitis'  virüs yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Sinir sistemine saldıran bu virüsten en çok etkilenen grup beş yaş altındaki çocuklardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yaptığı açıklamaya göre bu virüse maruz kalan her 200 vaka’dan bir tanesi kalıcı felç ile sonuçlanmaktadır. Çocuk felci aşı ile %90 üzerinde bir korunma sağlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yok denecek kadar az olmakla birlikte geri kalmış ülkelerde halen görülmektedir.

ÇOCUK FELCİ NASIL BULAŞIR
Çocuk felci dışkı yoluyla yayılan bir hastalıktır ve eski zamanlarda, kanalizasyon ve su sistemlerinin bulunmadığı dönemlerde yayılması kolay olan bir hastalık olarak bilinmektedir. Nitekim o dönemlerde büyük salgınlara yol açtığı not edilmiştir. Gelişen kanalizasyon ve su sistemleriyle birlikte hastalığın yayılması ciddi derecede azalmış, çocuklara bulaşma ihtimali daha fazla olduğundan çocuk felci olarak anılmaya başlanmıştır. Hastalığın yaz ve sonbahar aylarında bulaşma olasılığı artmaktadır. Kız çocuklarda erkek çocuklara nazaran daha sık görülür.

COCUK FELCİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR
Çocuk felci çoğunlukla 40 °C’ bulan yüksek ateş, bulantılar, sırt ağrıları ve şiddetli baş ağrılarıyla başlar. Hastalığın görülmesi virüsün vücuda yerleşmesinden 7 ila 21 gün içerisinde başlar. İlk belirtiler ateş , boğaz ağrısı , kusma , baş ağrısı , aşırı yorgunluk , sırtta ağrılar ve boyunda kasılmalar şeklinde olur. Tedavide geç kalınması durumunda birkaç gün içerisinde kol ve bacaklarda felç durumu başlar. Bulaşıcı olması nedeniyle hastayı ayrı yatırmak gerekli ve önemlidir.

COCUK FELCİNİN TEDAVİSİ NASILDIR
Bu hastalığa özgü bir tedavi yöntemi yoktur. Doktorların uyguladıkları tedaviler dinlenme, baş ağrısı ve kas ağrılarına karşı ağrı kesiciler, antibiyotik kullanımı, ağrıları azaltıcı ve yürümeye yönelik fiziksel tedaviler, oluşabilecek nefes alma zorluklarına karşı alınacak tedbirler şeklindedir.

ÇOCUK FELCİNDEN NASIL KORUNURUZ
Çocuk felcinden koruyucu aşının ismi "Salk aşısı" veya "Sabin aşısı" dır. Bu aşısının ilki bebek henüz 6 aylık olmadan önce, ikinci aşı ilk aşıdan 2 ay kadar sonra, üçüncüsü aşıysa ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da tekrarlanır. Aşı yapılan hemen herkes hastalıktan korunur.Amerika2da 1979 yılından bu yana bildirilen bir vaka olmamıştır.
0 yorum

35 yaş üzeri her 3 kadından biri kısır

İyi bir okul, iyi bir iş, her birimiz için iyi bir gelecek anlamına geliyor. İyi bir geleceği garanti etmeden ne evlilik ne de çocuk düşünülüyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan kadınlar, belli bir birikime ulaşmadan çocuk hayali bile kurmuyor. Ancak unutulan bir şey var; kadının biyolojik saati.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek, kadınlarda yaş ilerledikçe gebelik şansının azaldığını belirtti.

Üniversite, yüksek lisans, iyi bir iş, iyi bir kariyer derken kriterlerin ardı arkası kesilmiyor. Kiradan kurtulalım, araba alalım, kenara biraz para koyalım ki çocuğumuzu rahat büyütelim hedeflerinin peşinde koşarken kadınların yaşı geçiyor… Son yapılan araştırmalar da Türkiye’de evlilik ve çocuk doğurma yaşının 27’ye yükseldiğini gösteriyor.

Eurofertil Tüp Bebek Merkezi Medikal Direktörü ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek, kadının 30 yaşından sonra doğurganlığının azaldığını vurgulayarak şu uyarılarda bulundu:

“Kadınların doğurganlık bakımından en verimli oldukları dönem 20 ila 30 yaşları arası. Ancak bize başvuran pek çok hastamızın bu yaşları aştığını gözlemliyoruz. Tabi ki herkesin kendine göre bir hayat planı, hedefi, hayali var ancak unutmamak gerekiyor ki, kadınların biyolojik yapısı gereği yaş ilerledikçe yumurta rezervi ve yumurta kalitesi azalıyor. Çünkü, kadınlar belli bir yumurta rezerviyle doğar ve menopoza kadar sahip oldukları yumurta rezervini harcarlar. Ergenlik döneminden itibaren ayda bir kez yumurtlayan kadın, menopoza kadar ayda ortalama 350 ila 400 yumurta harcar. İlk harcanan yumurtalar da en kaliteli olan yumurtalardır. Bu nedenle, 20’li yaşların sonuna doğru yumurta kalitesi ve sayısı düşmeye başlar. Bu düşüş 35 yaşından sonra daha da hızlanır.”


Dr. Hakan Özörnek, 35 yaş üstü kadınların 3’te birinde, 40 yaş üstü kadınların ise 3'te ikisinde kısırlık görüldüğünü vurgulayarak “30 yaşına kadar yüzde 60’lara dayanan doğurganlık oranı, 35 yaşından sonra yüzde 35’e, 40 yaşından sonra ise yüzde 15’e düşüyor. Bu nedenle, 35 yaş üzeri kadınların 3’te birinde, 40 yaş üstü kadınların ise 3'te ikisinde kısırlık görülüyor.” dedi.

YAŞLA BİRLİKTE DÜŞÜK VE SEZERYAN RİSKİ DE ARTIYORUzm. Dr. Hakan Özörnek, yaşla birlikte düşük ihtimalinin de arttığının altını çizdi. Dr. Özörnek; “Düşük ihtimali, 20’li yaşlarda yüzde 10 civarındayken 35 yaşından sonra iki katına çıkarak yüzde 20’e ulaşır. Aynı ihtimal, 40’lı yaşların başında yüzde 35’e, 45 yaşının üzerinde ise yüzde 50’ye çıkar. Ayrıca, sezaryen oranının da yaşla birlikte arttığı unutulmamalı. 40 yaş civarı kadınlar, 20’li yaşlarındaki kadınlara oranla iki kat fazla sezaryene ihtiyaç duyar.” dedi.
0 yorum

Çocuklarda görülen lösemi tipleri



Çocuklardaki löseminin ezici çoğunluğu, akut lenfoblastiklösemi türleridir. Yani o genel isim altında toplanan hastalıklardır.

Diğer üç türü, yani kronik lenfoid, kronik myloid veya akutbunlar yok denecek kadar az görülür. Akut myloid lösemi de diğerine göre çok azsayıda görülmekle birlikte, çocukluk yaşlarında da olabilir.

Çocukluk yaşlarında akut lösemiler ön plandadır. Bunlarıniçinde de açık arayla akut lenfoid velenfoblastik lösemiler görülür.
0 yorum

Obez çocuk sayısı hızla artıyor!


Yoksa sizin çocuğunuz da mı aşırı kilolu hatta obez? Tıpkı milyonlarca çocuk gibi


Son yıllarda çocukları da hızla pençesine alan obezite tam anlamıyla alarm veriyor. Obezite eskiden çocuklarda görülmeyen Tip 2 Diyabeti de hızla artırıyor. Ancak çaresi var. Acıbadem Üniversitesi Pediyatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serap Semiz, çocuklarda obeziteyi önlemenin küçük ama önemi büyük ipuçlarını anlattı.


Obezite, çağın sorunu. Son yıllarda sadece yetişkinlerin değil çocukların da en büyük sorunlarından biri haline geldi. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de obez çocuk sayısı hızla artıyor. Türkiye'de çocuk ve ergenlerin yüzde 30'u obez. Pekçoğu da aşırı kilolu yani obezite sınırında. Bu salgın hastalıkta en temel nedenlerin başında sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik geliyor. Hareketsizliğin yanısıra fast-food tarzı beslenmeye eğilimin artması, hamburger ve patates sözkonusu olduğunda gözleri parlayan çocukların sebze deyince yüzlerini ekşitmeleri ve sırt çevirmeleri, en temel öğün olan kahvaltının yeterince düzenli yapılmaması obeziteye davetiye çıkarıyor. Şüphesiz teknolojideki gelişme ve doğadaki betonlaşma da çocukları hareketsizliğe sevk ediyor. Eskiden olduğu gibi evlerinin önünde ip atlayıp seksek oynayacak, top koşturacak alanlar bulamayan çocuklar, teknolojinin de cazibesine kapılarak bilgisayar Oyunları, tabletler derken oturdukları yerden hiç kalkmadan günü tamamlayabiliyor.

Aşırı kilo pekçok hastalığa yol açıyor
Çocuklarının gitgide daha fazla kilolu olduğunu gören anne babaların kimi kendisini çaresiz hissediyor, kimi soluğu uzmanda alıyor. Acıbadem Üniversitesi Pediyatrik Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serap Semiz, obezitenin bazı hastalıkları da beraberinde getirdiğini belirterek " Obezite öncelikle insülin direnci ve Tip 2 diyabete yol açıyor. Biz eskiden çocuklarda Tip 2 diyabeti görmezdik. Obeziteyle birlikte çocuk ve ergenlerde de bu hastalıkta artış olduğunu görüyoruz. Hipertansiyon, eklem rahatsızlıkları, solunum problemleri, uyku apnesi, kan yağlarında artış, erken yaşlarda damar sertliği gibi ciddi hastalıkların başlamasında da çocukluk çağı obezitenin rolü büyük'' diyor. Ayrıca obezitenin kızlarda erken ergenliği de tetiklediğini vurguluyor.

Temel nedeni hareketsizlik ve sağlıksız beslenme
Obezitenin birçok nedeni var şüphesiz. Ancak Prof. Dr. Serap Semiz, temel nedenin hareketsizlik ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları olduğunu belirtiyor. "Bizim gördüğümüz vakaların yüzde 95-98'i basit şişmanlık olarak adlandırdığımız, enerjiyi günlük gereksinimin çok üstünde alıp, harcayamama durumudur. Olguların sadece çok küçük bir bölümünü hormonal nedenli şişmanlıklar ve iştah merkezini ilgilendiren doğumsal hastalıklar oluşturuyor. Basit şişmanlığın oluşmasında en önemli neden fast-food tarzı beslenme ve hareketsizlik. Yiyeceklere artık eskiye göre daha kolay ulaşılıyor. Market ürünleri, restoranlar ya da fast-foodlar çoğu ailede beslenmede ilk başvuru kaynağı haline gelmiş durumda" diyen Prof. Dr. Semiz, hareketsiz yaşam tarzının da bir an önce değişmesinin şart olduğunu vurguluyor. Özellikle asansör ve servis kullanımı, internet ve tabletler karşısında geçirilen uzun saatler, yarışmaya dayalı sınav sistemi, oyun alanlarının yetersizliği çocukları kaçınılmaz olarak obeziteye götürüyor.

Küçük tedbirlerle büyük başarı sağlanıyor
Obezite ile mücadelede anne-babalara büyük görevler düşüyor. Çocukları için alacakları küçük tedbirler, sorunla mücadeleye yönelik büyük başarılar sağlıyor. Prof. Dr. Semiz, obez olan veya obeziteye meyilli çocuğu olan anne babalara şu tavsiyelerde bulunuyor: "Çocuğunuzu harekete yöneltin. Bilgisayar ve televizyon karşısında geçirdiği süreleri kısıtlaması gerektiğini anlatın ve onu ip atlamaya, top koşturmaya, düzenli yürüyüş yapmaya yönlendirin. Asansör yerine merdiveni kullanmasını teşvik edin. Aktivite konusunda çocuklarınıza örnek olun ve onları motive edin.

Yeme alışkanlıklarının sağlıklı hale dönüşmesini sağlayın. Sabah kahvaltısını mutlaka yaptırın. Market ürünleri, aşırı yağ ve karbonhidrat içeren yiyeceklerden kaçınması, gazlı ya da gazsız şekerli içeceklerden uzak durması, fast-food beslenme yerine sağlıklı yemekleri yemesi gerektiğini nedenleriyle izah edin. Siz de evde çocuğunuza sebze ve bakliyatı sevdirecek değişik lezzetlerde yemekler pişirin. Tencere yemeği yemediğinde, alternatif olarak onun tercihi olan daha kalorili bir besini sunmayın.
0 yorum

Her söylenene itiraz eden çocuğa nasıl yaklaşılmalı?

Çocuk söylenen her şeye karşı çıkıyorsa, bu koşullarda her şeyine itiraz etmek yerine, dikkatini başka yöne çekmekte fayda vardır. Zaten çocuklar dürtüsel oldukları için dikkatlerini uzun süre yoğunlaştıramazlar ve dikkatleri çok kolay dağılır.


Ancak her şeye rağmen çocuğun dikkati dağılmıyorsa ve mantıklı açıklamaları anlayabileceği 3-4 yaşlarındaysa, istediği şeyin zararları anlatılabilir. Örneğin bıçak istiyor ve bu konuda tutturuyorsa, bu aletin kesici olduğu ve ona zarar verebileceği anlatılabilir. Çocuk ille bir şeyleri kesmek istiyorsa, çocuğa uygun makas gibi bir alet bulunarak birlikte bir şeyler kesilebilir.


İtiraz etmek yerine alternatif üretmek


Böyle davranıldığı zaman hem çocuk zararlı bir faaliyetten korunmuş, hem de bir biçimde isteği karşılanmış olur. Bu nedenle, çocuğu itiraz etmek yerine alternatifler sunmak daha uygun olacaktır. Bu şekilde çocukta ebeveynlerine güven de gelişecek, anne baba bir şeye itiraz ettiğinde, onların haklı olduklarını düşünebilecektir.


Çocuğun her istediği karşılanırsa, doyumsuz, mutsuz ve depresif bir ruh haline sahip olan, hiçbir şeyden memnun olmayan çocuklar ve yetişkinler ortaya çıkar. Dolayısıyla çocuk aile ortamından çıkıp sosyal ortamlara girmeye başladığında arkadaş edinemeyen, yalnız kalan, depresyona çok yatkın olan kişilikler gelişmeye başlar.Çocuk söylenen her şeye karşı çıkıyorsa, bu koşullarda her şeyine itiraz etmek yerine, dikkatini başka yöne çekmekte fayda vardır.
0 yorum

Ders öncesi şeker tüketimi uyku yapar



Okul maratonu başladı, ebeveynlerin ortak temennisi çocuklarının başarılı olması





Okul maratonu başladı, tüm anne-babaların ortak temennisi ise çocuğunun başarılı olması. Genel algı, başarının çocukların elinde olduğu yönünde. Oysa başarının anahtarı çocuklarda olduğu kadar anne-babalarda. Çocuklara düzenli bir beslenme programı oluşturmak okul başarısını ciddi oranda artıran faktörlerin başında geliyor. Yapılan araştırmalar güne dengeli ve sağlıklı bir kahvaltıyla başlayan çocukların derslere daha kolay adapte olduğunu, okul başarısının arttığını söylüyor. Peki, çocuk için en ideal beslenme programı nasıl oluşturulmalı. Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Unutmaz Duman, ideal beslenme programını oluşturdu:

Okul çağındaki çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanması daha sağlıklı ve kaliteli bir okul hayatının temelini oluşturuyor. Fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin yaşlarına uygun olarak tamamlanmasında sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemi yadsınamaz. Çocuklar rol model olarak anne - babalarını alırlar. İşe kahvaltı yapmadan giden bir anne baba, çocuğuna her sabah kahvaltı yapmayı öğütlese de başarılı olmayabilir. Bunu alışkanlık haline getirmek için, sofraya birlikte oturmayı deneyin.

Öncelikle öğün sayısı ve sıklığına dikkat edilmelidir. 3 ana öğün - 3 ara öğün tüketecek şekilde dengeli ve yeterli bir beslenme düzeni planlanmalı. Ara öğünlerde hem kan şekerinin ani iniş çıkışlarını hem de konsantrasyonu sağlayacak stresi azaltacak gıdaları seçilmelidir.

KAHVALTI YAPMAYAN ÇOCUK GERGİN OLUR
Kahvaltı her yaş grubu için olmazsa olmazlar arasındadır. Çocuklar içinse ekstra önem taşır. Güne aç başlayan bir çocuk, ilk dersten sonra daha da acıkmış olacak, motivasyonu düşmüş, dikkati dağılmış olarak ilk teneffüste kantine koşarak çikolatalı-şekerli yiyeceklere saldıracaktır. Bunlar şimdilerde masum gözükse de ileride çocuğunuzun obeziteyle karşılaşma riskini önemli derecede arttırmaktadır. Ayrıca okula aç giden bir çocuk gergin olur, sosyal çevresiyle problemler yaşaması muhtemeldir. Uzun süre aç kaldığımızda kan şekerimiz düşer ve vücudumuz eksik olan şekeri bir an önce yerine koymak ister. Bizler de önümüze çıkan ilk tatlı şeyi yeriz. Çocukların bu yaşlarda açlık-tokluk dengesini tek başlarına sağlamaları mümkün olmadığından, anne babalara burada büyük görev düşüyor.

BİR AVUÇ ÜZÜM
Peki sağlıklı bir kahvaltı tabağında neler olmalıdır? Bu dönemde büyüme-gelişme maksimum düzeydedir, bu görevi gerçekleştirecek olanlar ise proteinlerdir. Kahvaltı, muhakkak süt, yumurta, peynir gibi protein kaynaklarından oluşmalıdır. Bunun yanında gerekli vitamin ve mineralleri domates, salatalık, maydanoz gibi çiğ sebzelerden almalı, beynin çalışması içinse sağlıklı karbonhidratlardan tam tahıllı veya çavdar ekmeklerini tercih etmeliyiz. Kepek ekmeği çocuğunuzda var olan kansızlığı daha da arttırabilir, bu yüzden ekmek seçimlerinde de dikkatli olmak lazım. 1 haşlama yumurta, bir avuç üzüm ya da kuru erik.

KAHVALTIDA ŞEKER DERSTE UYKU YAPAR
Sofra şekeri, yani basit karbonhidratlar, kan şekerini hızla yükseltip düşürdüğü için kan şekerinin düşmesine neden olur. Bu durum ise çocukta dikkatte kayma, konsantrasyon eksikliği ve uyku hali yaratır. Ders öncesi basit karbonhidrat içeren gıda (çikolata kaplı drajeler, şekerlemeler vs. ) tüketimi yanlıştır.

TARÇINLI SÜT ŞEKERİ DENGELER
Tarçının kan şekerini düzenleyici etkisi nedeniyle tarçınlı süt içilebilir. Bu, kan şekerinin düşmesini engeller ve konsantrasyonu artırır. Ara öğünlerde kan şekerinin hızla yükselip, düşmesine sebep olan tatlı, çikolata, hazır meyve suları yerine kan şekerini yavaş yükselten, glisemik indeksi düşük ve düşük kalori içeren meyve, yoğurt, ayran gibi gıdalar tercih edilmeli.

6 ÖĞÜN BESLENİLMELİ
Çocuklar, sağlıklı bir şekilde gelişmeleri, büyümeleri, derslerindeki başarılarının, dikkat ve konsantrasyonlarının artması için asla uzun zaman aç kalmamalı, 2. 5 - 3 saat aralıklarla günde 6 öğün şeklinde beslenmelidirler. Öncelikle yemek saatleri, okul saatlerine göre belirlenmelidir. Sabahçı, öğlenci veya tam gün olan okullara göre kahvaltı, öğle, akşam yemek saatlerinin yanı sıra, ara öğünlerinin de ders aralarına, teneffüslere göre planlanmalıdır.

MEYVELERİN KABUĞUNU SOYMAYIN
Çocukların ders aralarında kantinden bir şeyler almak istemesi normaldir. Ancak anne, çocuğunun sevdiği şeylerle dolu bir beslenme çantası hazırlarsa, kantine duyulan ilgi azalacak, daha kontrol edilebilir bir hale gelecektir. Evde ton balığı, ızgara köfte veya tavuk ile hazırlanabilecek sağlıklı sandviçler, iştahın dengelemesine yardımcı olacak, çocukların abur cubura yönlenmesini azaltacaktır. Sade süt tüketmesini sevmeyen çocukların beslenme çantasına kısa bir süre için muzlu, kakaolu, meyveli sütlerden veya meyveli yoğurtlardan konulup sütü sevmesi sağlanabilir. Meyve sularının şeker içeriği oldukça yüksektir. Taze sıkılmış meyve suları haricindekiler tercih edilmemelidir. Meyveleri evde doğramadan beslenme çantasına koyarsanız vitaminleri kaybolmayacaktır. Kabuklu tüketilen meyvelerin iyice yıkanarak kabuğuyla birlikte yenmesi daha iyi olur. Kabuğundaki yüksek lif içeriğiyle sindirim sistemine katkı sağlar.

KEMİK GELİŞİMİ İÇİN KALSİYUM
Bu dönemde çocuğun kemik gelişimi için gerekli olan kalsiyumun da sağlanması önemlidir. Günlük ihtiyaç 800-1300 mg/ gün’dür.* Süt ve süt ürünleri bunu sağlayacak en önemli besin kaynaklarıdır. Ancak sadece sütten değil, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuruyemişler ve kılçığı ile yenilebilen balıklardan da sağlarız. Sadece kalsiyum alımı yeterli değildir. Kalsiyumun emilimi için yeterli D vitamini alımına da ihtiyaç vardır. Bunun için bol bol güneş ışığından faydalanmalı, yumurta ve balık tüketimine de ekstra özen gösterilmelidir.

AKŞAM YEMEĞİNİ İYİ PLANLAYIN
Sadece okul saatleri değil çocuğun tüm gün doğru beslenmesi önemlidir. Bu nedenle akşam yemeklerinde ne yediğine de dikkat etmek gerekir. Burada tavsiye eğer okulda yemek yeniyor ise okul mönüsüne uygun akşam tercihleri yapmaktır. Yani çocuğunuz öğlen okulda köfte yediyse akşam sebze yemeği yiyerek ihtiyacını karşılamış olur. Veya öğlen yoğurt yemediyse akşam sofrasında mutlaka yoğurt veya yemek sonrası süt ekleyerek günlük alması gereken süt – yoğurt grubu tamamlanmış olur.

0 yorum

Annenin stresi, bebeğe gaz yapıyor



Bebekteki gaz sancısında, annelerin yaşadığı stresin etkili olduğu belirtildi.




Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Kılınç yaptığı açıklamada, özellikle 0-8 ay arasındaki bebeklerin yaşadığı gaz sancısının, ebeveynleri en çok tedirgin eden konuların başında geldiğini söyledi.

Gaz sancısının adeta bebeklerin ortak derdi olduğunu ifade eden Kılınç, "Bebeklerin bu sıkıntısı karşısında ebeveynlerin yanlış tutumları da eklenince durum daha can sıkıcı hale geliyor. Aslında gaz sancıları zarar verici olmayan, belli süreyle sınırlı fizyolojik bir olaydı" dedi.

Sancının, bebekteki sağlık sorunlarına bağlı gündeme gelebileceğini belirten Kılınç, şöyle konuştu:

"Bebeğinizin bu problemi yaşamasını istemiyorsanız, stresten uzak durun. 20 yıllık meslek hayatımda, stresini ortadan kaldırdığımız annelerin bebeklerinin ancak yüzde 1'inde gaz sancısı devam etti. O da çocuklardaki çeşitli sağlık sorunlarından kaynaklanıyordu. Bugün yaşanan gaz sancılarının neredeyse tamamının altında annenin yaşadığı stres yatıyor. Bu stres de genellikle ilk gebeliğini yaşayan annelerde sıklıkla görülüyor. Çünkü tecrübesiz olan anneler, birçok konuda 'şimdi ne yapacağım' endişesi taşıyor."

Kılınç, stresten uzak duran annelerin ise bu sıkıntıyı yaşamamak için bazı tedbirler alabileceğini vurguladı.

Bebeklerin emerken hava yutabildiklerine işaret eden Kılınç, "Bebeği emzirdikten sonra halk arasında 'tıpışlamak' olarak tabir edilen bebeği omza yatırıp sırtına vurmak gerekir. Her beslenmeden sonra yapacağımız bu işlemi 'gark' sesi gelinceye kadar sürdürmeliyiz. Ayrıca bebeği yatırırken yaklaşık 30 derecelik açıyla dik olacak şekilde arkadan desteklemek, hava yutmasını engelleyecektir" diye konuştu.

Kılınç, halk arasında emziren kadınların "nohut yeme bebeğe gaz yapar" gibi söylemlerle bazı besinlerden mahrum bırakıldığını ifade etti.

Bilimsel olarak nohut yiyen annenin sütünde bebeğe gaz yapacak herhangi bir bulguya rastlanmadığını dile getiren Kılınç, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla bu söylem biraz yanlış. Bu gibi yanlış ifadeler anneyi bazen sevdiği yiyeceklerden mahrum bırakabiliyor. Oysa biz, tüm annelere 'sevdiğiniz ve günlük hayatta sizi rahatsız etmeyen herşeyi gebelik ve emzirme döneminde de tüketmeye devam edin' diyoruz. Ayrıca emziren annelerin sıvı besin tüketmeye ve günlük en az 2 litre su tüketmeye dikkat etmeleri de bebek için yararlı olacaktır."
1 yorum

Kırmızı meyvenin faydaları



"Kırmızı meyveler çocuklarda beyin fonksiyonlarını artırıyor"




Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülay Hamzaoğlu Öztürk, okul çağındaki çocuklarda özelikle kırmızı renkli meyve tüketiminin, beyin fonksiyonlarını artırdığını ve geliştirdiğini söyledi.

Öztürk yaptığı açıklamada, omega 3 kaynağı olarak bilinen balık ve cevizin yanı sıra kırmızı renkli meyvelerin de beyin fonksiyonlarını artırdığını anlattı.





Mevsimsel geçişi kısa olan kızılcık, ahududu, böğürtlen gibi kırmızı renkli meyvelerin zamanında tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, şöyle konuştu: "Okul dönemindeki çocukların 4 besin grubundan her gün bir çeşit tüketmesi yararlıdır.

Ekmek grubu, enerji harcamasının yüzde 55-60'ını oluşturuyor. Dolayısıyla her gün bir ya da iki dilim ekmeğe mutlaka yer verelim. Genelde çocuklarda eksik kalan sebze meyve grubunda 3-4 porsiyon ve mevsimindeki meyve ve sebzelerden öğünler oluşturulmalıdır. Süt ürünleri grubundan süt, yoğurt, ayran gibi çocuğunuzun sevdiği ürünlerden günlük iki su bardağı öğünlere yayarak verebilirsiniz.

Çocukların büyüme ve gelişiminde özellikle de kas oluşumunu destekleyen protein kaynaklı et, yumurta, bakliyat gibi ürünleri çocukların menüsünde yer verilmelidir”.



Öztürk, okul başarısında önemli etken olan kahvaltılarda, proteince zengin yumurtanın mutlaka her gün, doğru pişirilme yöntemleriyle hazırlanarak çocuklara yedirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI