işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
bel ve boyun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bel ve boyun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ağrı kesici kullanmak fıtık ediyor!

Yapılan araştırmalara göre; bel ve boyun ağrılarında sıkça başvurulan ağrı kesicilerin doku iyileşmesini yavaşlattığı ve fıtık oluşumunu hızlandırdığı açıklandı.

Günümüzde her üç kişiden biri kronik olarak boyun ve bel ağrısı şikâyeti yaşıyor. Özellikle uzun saatler boyunca masa başında hareket kısıtlılığı içinde çalışan, egzersiz ve spor yapmaya vakti olmayan ve fastfood tarzı beslenmeye ağırlık verenler bu şikayetleri yaşayanlar arasında ilk sırayı alıyor. Yapılan yeni araştırmalara göre bel ve boyun ağrılarını geçici olarak dindirmek için alınan ağrı kesicilerin dokuların iyileşmesini yavaşlatarak uzun vadede bel ve boyun fıtığı oluşumunu tetiklediği açıklandı.

‘Sık ve Yüksek Dozda Kullanılan Ağrı Kesiciler, Fıtık Oluşumunu Tetikliyor’
Bel ve boyun ağrıları fıtık oluşumunun sinyallerinin verildiği ilk evreyi oluşturuyor. Bu dönemde sık ve yüksek dozda kullanılan ağrı kesicilerin, omurgayı saran bağların zayıflamasına neden olarak fıtık oluşumunu hızlandırdığını belirten Türkiye Proloterapi ve Ağrı Kliniği Direktörü Uzm. Dr. İlker Solmaz, “ Boyun ve bel bölgesini saran bağların zayıflaması sonucu omurgalar üzerindeki baskı artar ve omurgalar arasında bulunan disk dokusu dışarı kayarak fıtık oluşumu gerçekleşir” dedi.

Bel ve boyunda ağrı şikayetlerinde yaşanmaya başladığı ağrı şiddetinin düşük olduğu dönemde ağrı kesiciler ile çözüm aramak yerine ağrının kaynağının tespit edilerek sebeplere yönelik tedavinin uygulanması gerektiğine dikkat çeken Dr. Solmaz, ağrıya neden olan hasarlı bölgenin vücut tarafından iyileştirilmesini sağlayan ve bugün dünyadaki en etkili doku onarıcı tedavi olan enjeksiyon uygulaması Proloterapi ile kalıcı iyileşme sağlandığı bilgisini verdi.

Ağrı Kesiciler Geçici Çözümler Vererek, Kalıcı Hasarlar Meydana Getirebilir!
Dr. Solmaz, “Ağrılar, vücudumuzun bizimle konuşma şeklidir ve bize hastalığın gelişine dair sinyaller verir. Bilinçsizce kullanılan ağrı kesiciler birçok hastalığın bulgularını geçici olarak yok edip, uzun vadede geri dönüşü olmayan rahatsızlıklara zemin hazırlayabilir. Özellikle bel ve boyun ağrılarında çok sık başvurulan ağrı kesiciler fıtık oluşumuna zemin hazırlamakla birlikte birçok organa da zarar vererek, mide, böbrek ve karaciğerde geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratmaktadır“ dedi.

Ağrı Kesiciler Bağların İyileşmesini Engelliyor
Uzm. Dr. İlker Solmaz, bilimsel araştırmalar ve hasta istatistiklerinde sık ve yüksek dozda ağrı kesici kullanan hastalarda fıtık oluşumunun daha yüksek olduğunun gözlendiği bilgisini verdi.

Dr. Solmaz, yapılan araştırmalara göre; bağların iyileşmesinde çok önemli role sahip olan enzimlerin hasarlı bölgelere iletilmesini engelleyerek, bağlara daha fazla zarar verip, tam iyileşmeyi imkânsız kıldığı ve ağrıyı dindirme etkisiyle hastaların rahatsızlıklarını erken dönemde fark etmelerini önlediği bilgisini verdi.
Uzm. Dr. İlker Solmaz

Proloterapi Yöntemi İle Fıtığa Neden Olan Hasarlı Bölgeler Vücut Tarafından İyileştiriliyor
Bel ve boynu saran hasar görmüş bağların ve de kıkırdak dokunun onarılmasını sağlayan enjeksiyon uygulaması Proloterapi hakkında da açıklamalarda bulunan Dr. Solmaz, “Proloterapi yöntemi dünyada 1930 yılından günümüze uygulanan, vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçiren bir enjeksiyon uygulamasıdır. 

Bel ve boyun fıtığına sebep olan hasarlı bölge içine, içinde şeker bulunan serum enjekte edilerek bu bölgede mikropsuz iltihap oluşturulur. Mikropsuz iltihap, bağışıklık sisteminin hasarlı bölgeye yönelmesini sağlayan bir uyaran niteliğindedir. Vücut, iltihabı yok etmek için iyileştirme mekanizmasını devreye sokarak hasarlı bölge üzerinde kan akışını artırır ve iyileştirici hücrelerin bu bölgeye gelmesi sağlanır. İltihap, vücut tarafından yok edilirken hasarlı bölgenin de hızla onarılıp, yenilenmesi sağlanır. Bu yöntemle hastalar, ilaç ya da ameliyata gerek kalmadan; omurga, kas ve iskelet sistemi kaynaklı kronik ağrılarından kalıcı olarak kurtulmaktadır” açıklamasında bulundu.

0 yorum

Bel soguklugu Belirtileri Nelerdir

Bel Soguklugu Nedir?
Halk arasında belsoğukluğu olarak bilinen Genore hastalığı bakterilere bağlı olarak oluşan ve bulaşıcı olan bir hastalıktır. Hastalık özellikle de çok eşli bir cinsel yaşam süren kişilerde görülür ve cinsel hastalıklar arasında yer almaktadır. Hastalığa neden olan bakteri cinsel ilişki esnasında taşıyıcı olan kişiden cinsel ilişkiye girdiği partnerine bulaşır ve en erken 2 en geç ise 30 gün gibi bir kuluçka döneminin ardından hastalık belirtileri görülmeye başlanır.

Bel Soguklugunun Belirtileri Nelerdir?
Belsoğukluğu belirtileri hastalığın kuluçka döneminin sona ermesi ile beraber kendisini göstermeye başlar. İlk ortaya çıkan belirti idrara çıkma anında cinsel organda hissedilen son derece güçlü yanma duygusudur. Yine idrarın hemen öncesinde ya da sonrasında cinsel organdan beyaz bir akıntı gelmesi akla hemen belsoğukluğu hastalığını getirmelidir. Özellikle de erkeklerde bu akıntı boşalma esnasında gelen sperme benzemektedir. Hastalığın ilerlemesi ile beraber hem bu akıntı miktarı hem de yanma hissi artmakta ve kişide büyük bir rahatsızlık hissi oluşmasına neden olmaktadır. Ancak pek çok kişi cinsel bir hastalık olması nedeni ile bel soğukluğu belirtileri ortaya çıksa dahi doktora gitmekten kaçınmaktadır. Oysa tedavi edilmeyen bel soğukluğu kısırlık gibi son derece ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle bel soğukluğu görülen kişiler hiç vakit kaybetmeden hemen doktora başvuruda bulunmalı ve tedaviye bir an önce başlamalıdır.

Bel Soguklugu Nasıl Anlaşılır?
Bel soğukluğu belirtileri sonucunda doktora başvuruda bulunan kişilere yapılan basit testler sonucunda hastalığın kesin tanısı kolaylıkla kısa sürede konulmaktadır. Hastalığın tedavisi de yine son derece kolaydır. Bel soğukluğuna neden olan bakteriyi etkisiz hale getiren ilaçların kullanımı ile bu bakteri bir süre sonra yok edilmekte ve idrar yolu ile vücuttan atılmaktadır. Ancak tedavinin başarılı olabilmesi adına belsoğukluğu bakterisi kesin olarak tanımlanmalıdır. Bunun için son derece basit bir üroloji testi yaptırılması yeterli olacaktır. Testin sonucunda bakteri kesin olarak belirlenir ve bu bakteriyi yok edecek ilaçların kullanımına başlanır. Besoğukluğu tedavi edilmezse uzun vadece kısırlığın oluşumu kaçınılmazdır.  
0 yorum

Bel Ve Boyun Kireclenmesi

Bel ve boyun bölgelerimiz vücudumuzun en hareketli iki bölgesidir. Buna bağlı olarak geçen yıllar içerisinde bu bölgelerde var olan eklemlemedeki kıkırdak yapı, sıvı ve eklem kapsülü deforme olmakta ve buna bağlı olarak da halk arasında “kireçlenme” denilen ancak esasında yıpranmaya bağlı olarak ortaya çıkan bir ağrı ve uyuşmalar oluşmaktadır. 

Beldeki kireçlenmeler:
Bel bölgemiz vücudumuzun en hareketli ve esnek bölgesidir ve dolayısıyla da bu bölgede eklem yıpranmalarına bağlı ağrılar ön plana çıkmaktadır. Bel bölgemiz bacaklara uzanan büyük sinirler için de bir geçiş noktası görevi görür. Ön bacaktan femoral, arka bacaktan da siyatik sinirleri geçmektedir ve bel bölgemiz bu iki sinir için de geçiş noktasıdır. Bel ağrıları bel bölgesinde şiddetli ağrı ve anlık kasılmalar olarak ortaya çıkabileceği gibi, bahsi geçen sinirlere bir bası olması durumunda bacakta ağrı ve uyuşma olarak da ortaya çıkabilmektedir.

Boyundaki kireçlenmeler:
Boyun kireçlenmeleri de benzer şekilde çok hareketli olan boyun bölgemizde bulunan omur, eklem ve sinirlerde meydana gelen farklılaşmalar nedeniyle özellikle kollarda oluşan şiddetli ağrı ve uyuşmalarla kendini belli eden bir rahatsızlıktır. Masa başı işler gibi sürekli belirli bir pozisyonda çalışan kişilerde sıklıkla görülmekle beraber, kilolu ya da ileri yaşlarda olan kimselerde de gözlemlenmektedir.

Çok yaygın olarak görülen bir diğer kireçlenme şikâyeti de dizlerdeki kireçlenmelerdir. Bu şikâyetler del yine diğerleri gibi deformasyona uğramış eklem kıkırdakları, bağlarda yırtık ya da kopmalar gibi sebeplerle ortaya çıkmakta ve bireylerin yaşam kalitesinde ciddi düşüşler yaratmaktadır. Bu kişiler yürümekte, merdiven çıkmakta büyük güçlük çekmekte ve zaman içinde hareketleri ciddi manada kısıtlanmaktadır.

Kireçlenmelerde tedavi yöntemleri:
Öncelikli olarak cerrahi olmayan yöntemlere başvurulmalıdır. Akupunktur ve ilaç tedavileri bu anlamda ön plana çıkmaktadır. Bunun haricinde bel kireçlenmeleri için eklem içi temizlikler, boyun bölgesi için korseler, rahatlatıcı enjeksiyonlar, dizlerdeki kireçlenmeler için glukosamin ve kondrotin içeren gıda takviyeleri, eklem içi enjeksiyonları öncelikle akla gelenlerdir. Ancak kişi halen ağrı ya da uyuşmalardan şikâyetçi ise son çare olarak da cerrahi yöntemlere başvurulmalıdır.
0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI