işü
Son yayınlanan yazılar
print this page
Son yazılar
şifalı-bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şifalı-bitkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

226 Bitkisel Ürünün Satısı Yasaklandı

Bakanlık 266 bitkinin ürünlerde kullanımını yan etkilerinden dolayı yasakladı. Bundan böyle sarı kantaron, yüksük otu satan aktarlar kapatılacak. Zayıflattığı iddia edilen bitkisel ürünlerden ölümlerin artması üzerine Sağlık Bakanlığı aktar ve baharatçıları takibe aldı. Bakanlık bundan böyle ilaç gibi etki gösterdiği belirtilen ürünlerin sağlık beyanlarını araştırıp, bunların bilimsel bir dayanağı olup olmadığını inceleyecek.

Eğer hastalıkları önlediği veya iyileştirdiği yönünde bir ifade kullanılmışsa bu ürün hakkında işlem yapılacak. Yapılan araştırmada şimdiye kadar bine yakın bitkisel ürün incelendi. 266 bitkiden yapılan ürünlerin yan etkileri belirlenerek bu ürünlerin kullanımı tamamen yasakladı. Araştırmada 125 bitkinin toz edilmiş kısımları ve ekstreleri de incelendi. 43 mantar ekstresinin gıda takviyelerinde yer alamayacağına karar verildi.

CİNSEL UYARICI ETKİSİ
Bakanlık yetkilileri “Ürünler tek tek incelendi. İçeriklerinde cinsel uyarıcılar, zayıflatma amacıyla üretilmiş sağlıksız ilaç molekülleri gibi kimyasallar saptandı. Aktar ve baharatçılarda satılan bu ürünlerin incelenmesi devam edecek” dedi.

İNTERNETTE SATIŞ YASAĞI
Zayıflattığı iddia edilen bu ürünlerin satışı ile RTÜK, Ticaret Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile ortak çalışmalar yapıldı. Sağlık Bakanlığı, bu ürünlerin satıldığı web sayfalarını artık güvenli internet portalı içerisinde tanımlatacak. Böylelikle bu sitelere ulaşım engellenecek.

Kurala uymayan aktarlar kapatılacak
Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü 14 Ağustos tarihinde aktar ve baharatçılarla ilgili bir genelge yayınlayarak 81 il valiliğine gönderdi. Genelgeye göre satışı yasaklı ürünlü satan aktarlara 2 ay süreverilecek. Bu sürede aktar, söz konusu ürünleri satmaya devam ederse ruhsat iptali ve dükkan kapatma cezaları ile karşı karşıya kalacak.

Satışı yasaklanan bazı bitkiler
- Ada soğanı
- Katran ruhu
- Güzel avrat otu
- Yüksük otu
- Tatula yaprağı veçiçeği
- Balıkotu
- Ebu cehil karpuzu
- Sarı kantaron

0 yorum

Limon Yagının Faydaları

Limon salatalarda sos olarak, sağlık açısından bol C vitamini olarak, güzellikte ise cilt dostu olarak karşımıza çıkıyor. Yani limonun kullanılmadığı alan yok gibi.
Bu yazımda limon yağının cilt bakımı ve sağlık açısından faydalarından limon yağından bahsedeceğim. Selülit ve çatlak özellikle kadınları için çok büyük sorun.
Selülit şişman ya da zayıf ayırımı yapmaksızın , özellikle ergenlik döneminden itibaren hormonal değişikliklerin etkisiyle her yaş gurubunda ortaya çıkan yağ hücrelerinin deformasyonu ile ilgili estetik bir sorundur.
Çatlak ise cildin esnekliğini kaybetmesi nedeniyle, cilt yüzeyinde oluşan deformasyondur.

Selülit ve çatlaklar için en uygun bitkisel bakım ürünü ise limon yağı. Limon yağıyla güzel bir saç bakımı yapmanız da mümkün. Gerekli malzemeler : 2 Adet limonun kabuğu 50 gr beyaz yağlı sabun 750 ml (3 su bardağı) içme suyu 50 ml alkol %30 sulandırılmış 10 gr potasyum karbonatı 7-8 damla limon yağı limonların kabuklarını ince bir şekilde suyun kaynattığınız 250 ml suyun içinde 20 dakika kaynatın.
Geri kalan 500 ml suyun içine sabunu koyun ve kaynatmadan erimeye bırakın. Sabun eridikten sonra içine potsyum karbonatını ekleyin. Bütün sabun karışımını 25 dak kaynatın. Ve soğumaya bırakın. Haşladığınız limon kabuklarını süzün ve sabun çözeltisine karıştırın.

Limon yağı ve alkolü karıştırıp elde ettiğiniz çözeltipi sabun çözeltine karıştırın. Bu karışımı şampuan olarak kullanabilirsiniz. Son durulama suyuna da bir miktar limon suyu ve sirke katıp saçlarınızı durulayın.



SAĞLIK AÇISINDAN LİMON YAĞI

Tıpkı limon meyve olarak kullanıldığında sağladığı yararlar gibi limon yağı da sağlık açısından son derece yaralı bir yağ. Nezle grip ve soğuk algınlığına karşı kullanılır. Hafızayı güçlendirir.

Boğaz ağrısı, mide yanması, kan temizlemede, böbrek taşında, idrar sökme zorluğunda, bağ dokusu hastalığında kullanılır.
Kas kuvvetlendiricidir, mikrop öldürücüdür.
Vücuttaki istenmeyen yağların atılmasını sağlar. Tonik olarak kullanılır. Cildi güçlendirir, sivilceleri giderir. Yağlı ciltlerde gerdirme ve yağ salgısının dengelenmesinde faydalıdır.
Böcek ve sinek ısırmalarında, kaşıntı ve şişmeleri önler. Kalp ve damar tıkanıklığında açıcı özelliğe sahiptir. Dişlerin beyazlatılmasında kullanılır.
Kuvvetli bir antibakteriyeldir. Kullanılışı ve dozu: Günde 3 defa bir çay bardağı suya veya şekere 2-3 damla damlatılarak alınır. Ayrıca cilde masaj yapılarak kullanılır

0 yorum

Diyabetliler için 7 harika besin

Yeni okuduğum bir makalede bahsedilen 7 önemli gıdayı sizlerle paylaşmak ve bakış açınızı biraz değiştirmek istiyorum
Diyabetliyseniz, vücudun insülin yanıtına yardımcı omega-3 bakımından zengin somonun sizin için çok iyi bir seçenek olduğunu biliyorsunuzdur.
Yüksek lif içeriğiyle diyabetin sebep olduğu kalp rahatsızlıklarını etkisiz hale getiren brokoli de unutulmamalı. Ancak tabii ki diyabetli diyetinde yer alması gereken besinler sadece somon ve brokoli değil. Diyabet kontrolü için aşağıdaki lezzetli  seçenekleri de deneyebilirsiniz.

1-Kabak çekirdeği: Yağlı ve şekerli yiyeceklere karşı büyük iştahınız varsa bu duygunuzla baş etmek için lezzetli, sert ve gevrek kabak çekirdeğini deneyin. Demir ve doymamış yağlar içeren kabak çekirdeği, kalbiniz için iyi olmakla birlikte yeterli tatmin ve doygunluğu da sağlar. Tüm ara öğünlerde olduğu gibi önemli nokta, porsiyon kontrolünü sağlamak. İki yemek kaşığı tüketirseniz  5 gr.’dan daha az karbonhidrat almış olursunuz.

2-Karışık kuruyemiş: Günde yaklaşık 40-50 gr. karışık kuruyemiş tüketmek, diyabetinizi kontrolde etkili. Kanadalı araştırmacılar, 117 diyabetli bireyi (tip-2) üç gruba ayırıp, ilk gruba şekerli kurabiye, ikinci gruba karışık kuruyemiş ve şekerli kurabiye, üçüncü grubaysa sadece karışık kuruyemiş verdi. Üç ayın sonunda, sadece karışık kuruyemiş tüketen grubun kan şekeri seviyesinin daha dengeli olduğu görüldü.

3-Mercimek: Kuru baklagiller sınıfında yer alan mercimek, kan şekerini kontrol etmekte oldukça etkili. Yüksek lif içeren bu gıda, yavaşça sindirilir. İngiltere’de yapılan bir çalışmaya göre, günde 50 gr. lif (özellikle çözülebilen) tüketen diyabetliler, daha az lif alanlara göre, kan şekerini kontrol etmekte daha başarılı. Mercimek aynı zamanda enerjiyi yükseltir ve duygu durumunu iyileştirir.

4-Sardalya: Sardalya da somon gibi kalp sağlığı için önemli omega-3 ve protein içerir. Küçük balık olduğu için büyük balıklara oranla cıva seviyesi daha düşük.

5-Pancar: Lipoik asit bakımından zengin. Aynı zamanda yaşlanmaya karşı vücudu koruyan anti-oksidanlar içerir. Bazı çalışmalar, lipoik asidin diyabetli bireylerin el ve ayaklarında oluşan hissizlikle ağrıya sebep olan sinir hücreleri hasarının iyileşmesine yardımcı olduğunu gösterir. Diğer çalışmalarsa pancarın kan kolesterolünü düşürücü etkisi olabileceğine işaret eder.

6-Chia tohumu: Ülkemizde yeni yeni tanınmaya başlanan bu besin, organik ürünler satan mağazalarda sıklıkla karşımıza çıkar. Aslen nane familyasından çiçekli bir bitkinin tohumu olan chia, en yüksek omega-3 yağ asitlerini içerir. Omega-3, trigliserid değerlerini düşürüp, HDL (iyi huylu) kolesterolü yükseltir. Lif zengini chia tohumunun aynı zamanda tok tutucu etkisi ve kan şekerini dengeleyici özelliği var.

7-Soya fasulyesi: Edamame, taze soya fasulyesinin kabuklu halidir ve haşlama olarak iyi bir atıştırmalıktır. Genelde suşi  restoranlarında rastlayabileceğiniz edamame,  tip-2 diyabetliler için harika bir besin. Protein, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve omega-3 yağ asitleri içerir. Dondurulmuş olarak büyük marketlerde bulabilir, 3-4 dakika haşlayarak servise hazırlayabilirsiniz.
Dilara Koçak Yazdı

0 yorum

Bitkiler o kadar masum degildir

Bitkilerin bazı hastalıkları tedavi edici özelliğinin bulunduğu ancak bilinçsizce kullanıldığında vücutta önemli hasarlara yol açabileceği belirtildi. 

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı ve aynı zamanda Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömür Demirezen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bitkilerin ilaç maksadıyla kullanımı ile ilgili uyarılarda bulundu. 

Halk arasında bitkisel ilaçlara önemli oranda bir talebin söz konusu olduğuna işaret eden Demirezen, bu talebin zamanla arttığını söyledi. Demirezen, talebin artmasındaki en önemli nedenlerden birinin, bitkilerin tamamen zararsız görünmesi olduğuna dikkati çekti. 

Ancak bitkilerin sanıldığı kadar masum olmadığını kaydeden Demirezen, bazı bitkilerin ilaç niyetiyle bilinçsizce kullanılması halinde çok ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. 

Bitkilerin ilaç olarak kullanıldığında bir yan etkisinin olmadığına yönelik düşüncenin de yaygın olduğuna dikkati çeken Demirezen, şunları söyledi: 

''Oysa bu da yanlış bir düşünce. Örneğin, vücut için çok sayıda yararları olan sarımsak bile belli bir dozun üstünde kullanılması zararlı olabiliyor. Karaciğerde olumsuz etkiler yapabiliyor. Vatandaş gidip ilaç maksadıyla papatya alıyor ya da topluyor. Ancak, papatyaya çok benzeyen ve böcek öldürücü özelliğe sahip olan başka bir bitki de var. Bunun ayırt edilmesi zor. Ya da kekik almak isteyen bir kişi, 9 çeşit kekik olduğunu ve bunların her birinin farklı özelliğinin bulunduğunu bilmiyor.'' 

''HEKİMLER BİTKİSEL İLACA SICAK BAKMALI'' 

Bitki tüketiminde bir bilinçsizliğin hakim olduğunu ifade eden Demirezen, halkın kulaktan dolma bilgilerle aktarlardan bitki alıp bunları tükettiğini vurguladı. Bu durumun insan sağlığında ciddi tehlikelere yol açabileceğine işaret eden Demirezen, bu nedenle bilinçsiz bitki tüketiminin önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Bunun için de öncelikle hekimlerin bitkisel ilaca artık sıcak bakmaları gerektiğini ifade eden Demirezen, şöyle devam etti: 

''Hekimler, eczacılar bitkisel ilaçlara sıcak bakarsa, halk da bunu bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kullanma imkanına sahip olur. Hekimler bitkisel ilaçlara sıcak bakmadıkça, hastalar aktarların sattığı bitkilerde şifa aramaya devam eder. Ancak hekimlerimiz henüz bitkisel ilaçların yanında yer almıyor.'' 

Özellikle kanser hastalarının bitkilere daha fazla ilgi gösterdiklerini anlatan Demirezen, ''Bu hastaların kullandıkları bitkilerin bazıları kemoterapide ters etki yapıyor. Bazı hastalar ise bitki kullanıp kemoterapi tedavisi görmüyor'' dedi. 

Demirezen, hekimlerin bitkisel ilaçlar hakkında bilgili olmaları halinde hastalarını yönlendirebileceklerini ve bu tür olumsuz sonuçların ortaya çıkmasını engelleyebileceklerini ifade etti. 

Demirezen, bu konuda hekimlere ulaşmak ve halkın bitkisel ilaçları bilinçli şekilde tüketimlerini sağlamak için dernek olarak çaba sarf ettiklerini sözlerine ekledi. 

0 yorum

Çörek Otunun Faydaları

Vücudumuz doğası gereği, doymamış yağ asitlerini üretemediğinden bu yağ asitlerini dışarıdan karşılamak zorundadır.

Bir gram çörekotu yağı da bu açıdan bir günlük ihtiyacımızı karşılamak için yeterlidir.


Çörek otunun diğer etkileri

• Çörek otunda bulunan nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunun genişleyip krampların giderilmesini sağlar.

Ayrıca öksürüğü hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücü etkileri de mevcuttur. Düzenli kullanımda kan şekerini düşürücü etkisi vardır.

• İçeriğinde bulunan B1, B2 ve B6 vitaminleri, pek çok enziminüretiminde önemli rol oynar. Çünkü bunlar, savunma ablukalarını yok edip boyun altı bezini ve dolayısıyla da savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon problemlerinin oluşma riskini en aza indirger. Bununla birlikte hücre yenilenmesinde de gereklidir.

• Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini destekler. ayrıca içeriğinde bulunan selen, zehirli maddelerin vücuttan atmasında destek olur.


Çörek otunun faydaları:

Bu kadar mükemmel olarak yaratılan çörek otu, bütün bu özellikleri ile:

• Mikrop, virüs ve mantarlara karşı etkili bir savunma aracıdır.

• İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.

• Kan şekerini düşürür.

• Damar hastalıklarını engeller.

• İdrar söktürücü özelliği ile safrayı rahatlatır.

• Vücuttaki zehirlerin atılmasını sağlar.

 Hazmı kolaylaştırır.

• Yaraların daha hızlı iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmelerini hızlandırır.

•Alerjiyi engeller.

• Savunma sistemini dengeler.

• Hormon sistemini ve ruh hâlini güçlendirir.

Özel hallerde faydaları:

• Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı derecede iyileşmeler sağlar. Çocuklarda özellikle sinir ve deri sorunlarına, astım ve alerji sorunlarına da çok iyi gelir.

• Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik döneminde oluşan şikayetleri en aza indirir. Yan etkisi olmayıp, hamilelik dönemindeki bayanlar ve bebeklerini ana sütüyle beslemeyi tercih edenler için sütün kalitesini arttırarak bebek için daha faydalı olmasını sağlar.

• Egzamalı cilde sık sık çörek otu yağı tatbik edildiğinde deri hızlı iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü etkisi nedeniyle çok yararlıdır.

Bazı Hastalıklarda Çörek Otu:

• Hazımsızlık ve mide şişkinlikleri gibi sorunlarda çörek otunun etkisi eski zamanlardan beri bilinmektedir.

• Hemoroite problemine iyi gelir, çünkü damarları güçlendirerek kan dolaşımını arttırır.

• Romatizma, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar için çok etkilidir.

• İktidarsızlık ve kısırlık sorunlarında da yine etkili bir destekleyicidir. Çünkü çörek otu, cinsî hormonları düzenlemekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik ve dinçlik vermektedir.

• Çörek otu yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına ve diş ağrılarına karşı yine başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Sağlıklı olmak için çörek otu kürü:

İçeriğinde bulunanlarla savunma sistemine, metabolizmaya ve hormonlara iyi gelen çörek otu, vücudu toksinlerden arındırır, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların düzenli çalışmasını destekler.

Cildi berraklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm oluşturur.

Çörek otu savunma (immün) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve doğal antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara da çare olmaktadır.

Başta astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesi ve kepek gibi problemlere karşı da etkilidir.

Çörek Otu Nasıl Kullanılır ? Kurutulan tohumlar baharat şeklinde, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak tüketilir. Güzel kokulu bir baharat olarak kullanımı çok yaygındır.

Çörek otunun tohumlarından elde edilen çörek otu yağı saç dökülmesinde ve saçlı deride oluşan kepeğe karşı oldukça etkilidir. Sirke ile kaynatılıp gargara yapılıdığında diş ağrılarına iyi gelir. Suyu ile sivilcelere pansuman yapıldığında sivilceler üzerinde etkili olduğu görülmüştür.

0 yorum

Strese dogal çözümler

En basit şekilde uyku düzensizliği ile başlayan sorunlar önlem alınmadığı takdirde anksiyete ve depresyona kadar gelişebilmektedir.
Çeşitli derecelerde stres sorunlarının tedavisinde kullanılan ilaçların bağımlılık yaratması ve çeşitli yan etkilerine karşılık, bitkiler güvenilir ve etkin çözümler sağlayabilmektedir.

Günümüzde her iki insandan birinin uyku sorunlarından şikâyetçi olduğu bildiriliyor.  Anksiyete ise özellikle gelişmiş toplumlarda ve büyük şehirlerde daha sık olarak karşılaşılan ve her beş insandan birinde görülebilen bir durum.

Gerek uykusuzluk ve gerekse anksiyete sorunlarında pasiflora (Passiflora incarnata), kediotu (Valerina officinalis), melisa (Melissa officinalis), papatya (Matricaria recutita) ilk akla gelen bitkisel çözümler olarak biliniyor.
Pasiflora çiçekleri güvenilir bir yatıştırıcı olarak sadece uyku ve anksiyete şikâyetlerinin tedavisinde değil, hastaların rahatlaması amacıyla madde ve alkol bağımlılarında yoksulluk şikâyetleri, astım ve histeri krizlerinde, menopoz şikâyetleri, yüksek tansiyon, kalp ritm bozuklukları gibi durumlarda da tedavi protokolleri içerisinde yer almaktadır.

Valerian ya da kediotu kökü hafiften orta dereceye kadar uykusuzluk sorunları ve anksiyete belirtilerinin tedavisinde yüzlerce yıldır başarı ile uygulanmaktadır. Özellikle gün içerisinde bile uygulandığında kişinin motor aktivitelerinde olumsuz etkileri bulunmaması önemli bir avantaj olarak görülmektedir.
Ancak köklerin hoş olmayan kokusu nedeniyle tek başına kullanılması tercih edilmemekte, diğer yatıştırıcı etkili bitkiler ile birlikte uygulanması önerilmektedir. Bu bakımdan güzel limonumsu aroması ile son derece güvenilir bir yatıştırıcı olan melisa (oğulotu) yaprakları ile karıştırılarak çay halinde verilmesi uygun olacaktır.


Diğer taraftan, piyasada melisa yerine –maalesef- limon otu (Aloysia triphylla) yaprakları pazarlandığından beklenen yararın sağlanabilmesi mümkün olamamaktadır. Bu bakımdan bitkisel ürünlerin güvenilir kaynaklardan satın alınması son derece önemlidir. Böyle bir karışımın içerisine gerçek papatya çiçeklerinin ilave edilmesi papatyanın hafif yatıştırıcı etkisinin yanı sıra spazmları çözücü ve yangı giderici özellikleri ile kişinin günün stresinden kurtulması ve rahatlamasını sağlayacaktır.  Diğer taraftan, gerçek papatya çiçeklerinin temin edilmesi de son derece önemlidir. Papatya çiçeklerine benzeyen bazı bitkilerin çiçeklerinin kullanılması ile zehirlenme vakaları (karaciğer büyümesi, karında şişme, karaciğer enzim değerlerinde bozulma) görülebilmektedir.

Kişilerin uykusuzluk sorunlarının tedavisinde yukarıda bahsedilen bitkilerin karışım halde çay halinde uygulanması yararlı olmaktadır. Burada önemli olan sorunun derecesine göre miktarın ayarlanabilmesidir.
Hafif şikâyetlerde akşam yatmadan 30 dakika önce içilecek çay etkili olabilirken, daha ağır vakalarda çayın miktarının artırılması gerekir.  Mesela, akşam yemeğinden sonra ve yatmadan 30 dakika önce birer bardak içilmesi, ya da daha ciddi durumlarda ikişer bardak içilmesi yararlı olabilmektedir. Beklenen yararın sağlanabilmesi için unutulmaması gereken husus kullanılan bitki materyalinin doğru, etkin ve kaliteli olmasıdır.

Prof.Dr. Erdem YEŞİLADA

0 yorum

Maydanozun Faydaları Nelerdir

Maydanozgiller ailesinin değerli bir üyesi olan maydanoz yeşil renge sahip parlak yapraklı bir bitkidir. Ülkemizde hemen hemen tüm bölgelerde yetiştirilmekte olup uygun şartlarda maydanoz tohumu ekilen her evin bahçesinde kolaylıkla büyütülecek bir bitkidir. Maydanozun kendisinin yanı sıra kökleri ve damıtma yöntemi ile elde edilen maydanoz yağı da şifa bulmak için kullanılmaktadır. Maydanoz daha ziyade taze olarak kullanılsa da uygun şartlarda kurutulması da mümkündür. Maydanoz çok güçlü bir C vitamini deposu olmasının yanı sıra ayrıca büyük bir demir kaynağıdır. 

Yeşil olarak tüketilen maydanoz içerisinde C vitamin, demir, potasyum, kalsiyum ve kükürt gibi pek çok vitamin ve mineral bulunmaktadır. Bu zengin içeriği onu şifalı bir bitki yapmaktadır. Maydanozun faydaları arasında ilk sırayı kadın hastalıklarına iyi gelmesi almaktadır. Maydanozun içerisinde bulunan etken maddeler idrar yolu enfeksiyonlarının iyileşmesinde mucize etkiler göstermektedir. Bir demet maydanoz, 4-5 dilim limon ile kaynatılıp suyu içilirse kadın hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olmaktadır.

Ayrıca çok yüksek miktarda demir içirmesi maydanozu kansızlık ile savaşın bir numaralı askeri yapmaktadır. Folik asit, A vitami, C vitamini ve E vitaminini bol miktarda içermesi maydanozu diş etleri hastalıklarında son derece etkili bir ilaç haline getirmektedir. Taze maydanozun çiğnenmesi ya da çay yapılarak bu su ile ağızın gargara yapılması diş eti hastalıklarının tedavisinde etkilidir. Magnezyum, potasyum ve kalsiyum içermesi nedeni ile tansiyonun dengelenmesini sağlamaktadır. Bu özelliği ile tansiyon hastalarının günlük diyetlerinden maydanoza yer vermesi önemlidir. Maydanozun faydaları arasında bunlara ek olarak kanı temizlemesi, bağırsakları çalıştırması, hazmı kolaylaştırması, idrar söktürücü özelliği ile ödem attırması ve böbrek taşını düşürmeye yardımcı olması yer almaktadır. 

0 yorum

Lohusa Otunun Faydaları Nelerdir

Lohusa otu boyu 1 metreye kadar ulaşabilen, kalp şekline sahip yaprakları ile dikkat çeken otsu ve çok yıllık bir bitkidir. Bu ota lohusa otu denmesinin en önemli nedeni doğumu kolaylaştırması ve doğum sonrası iyileşme sürecini hızlandırmasıdır. Ancak aşırı kullanımı zehirlenmeye yol açabildiği için kesinlikle bilinçsiz olarak kullanılmamalıdır. Lohusa otuna bağlı zehirlenmelerin yaşanması halinde mide bulantısı, kusma, baş dönmesi ve hayal görmeler gibi belirtiler ortaya çıkmakta ve bu belirtilerin görülmesi halinde hiç vakit kaybedilmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Lohusa otunun faydaları arasında doğum sancılarını sıklaştırması, doğumun başlamasını hızlandırması ve kolay doğum yapılmasını sağlaması ilk sıralarda yer almaktadır. Zaten bu özellikleri nedeni ile bu ot lohusa otu olarak anılmaktadır. Bu otun lohusa döneminde içilmesi halinde rahim kendisini çok daha kısa sürede toplamaktadır. Lohusa otu aynı zamanda çok güçlü bir adet söktürücü olup geç adet gören kişilerin kullanımı halinde adetlerinin bir düzene girmesini sağlayacaktır.  Bu nedenle lohusa otunu adet düzensizliği ile mücadele eden kişilerin kullanması önerilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus kullanılan miktardır.

Lohusa otunun yararları arasında bir diğer dikkat çekeni bu otun son derece güçlü bir ağrı kesici etkiye sahip olmasıdır. Lohusa otu özellikle de romatizma ağrılarında etkilidir ve arterit şikayetlerinin tedavisinde çoğu zaman başarılı sonuçlar vermesi ile tanınır. Bağırsakları çalıştırdığı için kabızlık sorunu yaşayan kişilerin kullanımı önerilir. Bazı bölgelerde yılan ısırmasında kullanılan en etkili ilaç lohusa otudur. Ayrıca yine yüksek ateşi düşürmede lohusa otundan yararlanılmaktadır. Lohusa otunun lapası ise egzama ve sedef başta olmak üzere pek çok cilt hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. 

0 yorum

Enginarın Faydaları Nelerdir

Enginar çiçekleri yumru şeklini andıran ve boyu yer yer 2 metreyi bulabilen bir bitkidir. Enginar tek kelime ile doğanın en büyük mucizelerinden biridir. Enginarın içerisinde bulunan C vitamini ve A vitaminlerinin yanı sıra ayrıca potasyum, demir, kalsiyum, fosfor ve mangenez gibi pek çok mineral bulunmaktadır. İçeriğinde bulunan vitamin ve minerallerin fazlalığı enginarı tam bir sağlık deposu haline getirmektedir. Enginarın faydaları incelendiğinde en çok karaciğeri desteklediği görülmektedir.

Bu nedenle siroz ve karaciğer yetmezliği gibi karaciğer ile ilgili olan hastalıklarla mücadele eden kişilerin bol bol enginar tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Enginarın yararları arasında karaciğer hastalıklarına iyi gelmesinin yanı sıra karaciğerin düzenli çalışmasına yardımcı olması ve karaciğerin kendini yenilemesine yardımcı olması da yer almaktadır. Enginar barındırdığı antioksidanlar sayesinde vücudun kanserle savaşmasını sağlamakta ve hücre yapısını koruduğu için kanserli hücrelerin oluşmasını engellemektedir. Enginar özellikle de rahim ağzı kanseri, prostat kanseri ve meme kanseri türlerinde etkilidir. Hücreleri koruduğu için yaşlanma karşıtı etki gösterir ve yaşlılık belirtilerinin ortaya çıkmasını geciktirir.

Enginarın haşlandığı su içilirse kalp çarpıntısı şikayetlerinin geçtiği görülür. Taze enginarın üzerinde bulunan yeşil yaprakları haşlanıp elde edilen çay düzenli olarak içilirse karaciğer hastalıklarında büyük oranda gerilemeler görülür. Yine enginar çayı ile saçların yıkanması halinde saçların canlandığı ve güçlendiği görülür. Saç dökülmesi ile mücadelede enginar çayı ile saçların yıkanması tavsiye edilmektedir. Zihinsel ve bedensel yorgunluğa karşı yine enginar tüketimi önerilmektedir. Son dönemde satılan enginar hapı içerisinde kimyasal maddeler bulundurduğu için bunun yerine enginarın kendisinin kullanımı daha sağlıklı bulunmaktadır. 

0 yorum

Yesil Çayın Faydaları

Yeşil çay, uzmanlar tarafından içilmesi önerilen bir içecektir. Çaylar yaklaşık 400 yıldır, Çin’de çeşitli hastalıkların tedavilerinde kullanılmaktadır.Yeşil çay, çok sayıda yararlı madde içerir. Düzenli olarak içilmesi, çok sayıda yarar sağlamaktadır.Yeşil çay, kateşin isimli maddelerden yüksek seviyede içerir.  Yemek borusu kanserini önlediği ispatlanmıştır. Düzenli içildiği takdirde, erkeklerde sık rastlanılan prostat kanseri riskini üçte iki oranında azaltmaktadır.

Yeşil çay içmek, ultraviyole ışınlarının bedene verdikleri zararlardan korur. Kişide tümör varsa, ciddi oranda küçülmesini sağlar. Güçlü antioksidanlar içermektedir. Kolesterolü düşürür. Tansiyondaki dengesizlikleri düzenler. Vücuttaki bakterileri öldürür. Grip hastalığına yakalananlar bolca tüketmelidir. Yeşil çayın, grip mikrobunu öldürdüğü ispatlanmıştır.

Ağız kokusu sorunu yaşayanlar için de tedavi edici özelliği vardır. 
Kafein içerdiğinden, yorgunluğu yok eder ve enerji verir. İdrar söktürücü özelliği sayesinde, diyet programlarına da dahil edilmektedir. C vitamini barındırdığından, içenin stresini azaltır. Flavonoidler ile kan damarlarının güçlenmesine yardımcı olur. Kan şekerini düşürür ve dengeler. Diş çürümelerine karşı dişleri ve diş etlerini korur.  Düzenli içildiğinde, yaşlanmayı geciktirdiği ispatlanmıştır. Birçok kanser türüne karşı vücudu korur. Sigara kullanan kişiler yeşil çay içtiğinde, sigaranın yarattığı toksik etkiler azalır. Hamile kadınların da yeşil çay içmesi önerilmektedir. Hamilelerin düzenli yeşil çay içmesi halinde, doğumlarının kolay olacağı bildirilmiştir. Doğacak bebeklerde sorun olması riskini de büyük oranda azaltmaktadır. Yeşil çay, hücreleri yeniler ve cildi besler. Kalp ve dolaşım sisteminde oluşabilecek hastalıklardan kişiyi korur. İlerleyen yaşlarda meydana gelebilen kemik erimelerine karşı korunma sağlar.

Hazımsızlık, mide ve bağırsak problemlerine iyi gelmektedir. Baş ağrısı ve migren ağrılarını kısa sürede geçirir. Yeşil çayın ana madde olduğu kozmetik ürünler de mevcuttur. Bu ürünler, gözlere ve cilde son derece iyi gelmektedir.Yeşil çay, bitki yağları içerdiğinden ciltte canlılık ve parlaklık sağlar. Güneş yanıklarının vereceği zararlara karşı koruma sağlar. Yeşil çay özlü kremler ve kozmetikler, ciltteki yaralara temas ettirilmemelidir. İçerdiği maddeler sebebi ile yaralı cilt yüzeylerinde tahrişe yol açabilir. Hayatın her alanında, yeşil çaya yer vermekte yarar vardır. Bu tarz bitkisel mucizelerin, düzenli kullanımı sonucunda yarar almak mümkündür.

0 yorum

Brokolinin Faydaları

Brokoli, günümüzde sayısız faydaları ispatlanmış olan, çok yararlı bir sebzedir. Havuçta bulunanbeta karotenden çok daha fazlasını içermektedir.Brokoli, her yemeğin yanında haşlanarak sunulabilir. Ayrıca suyu da içilebilecek bir sebzedir. Brokoliyi düzenli tüketen kişilerde, mide, bağırsak ve yemek borusu kanserlerine hemen hemen hiç rastlanmamaktadır.

Brokoli, yüksek miktarda C ve B1 vitaminleri içermektedir. Bunlara ek olarak, kükürt, selenyum, potasyum ve kalsiyumu brokoliden almak mümkündür. 3 çeşit brokoli bilinmektedir. Bunlar, beyaz, mor ve yeşil brokoli olarak sınıflandırılmıştır. Brokoli çiğ olarak yenilebilmektedir. Haşlanarak yenilmesi tercih ediliyorsa, haşlanırken suya birçok vitamin bırakacağı unutulmamalıdır. Bu sebeple, brokolinin haşlandığı su, başka bir yemekte değerlendirilmelidir. Brokoli çok miktarda alınarak, derin dondurucuda saklanabilir. Kalori açısından da çok düşük değerlere sahip olan bu sebze, diyetlerde de yer almaktadır. Özellikle mesane kanserini önlediği bilinmektedir. Hatta bu kanseri tedavi etmede de yardımcı olmaktadır. Brokoli, et ile beraber yenilirse, etin içerisinde var olması muhtemel olan kanserojen maddeleri yok eder. Eğer pişirme esnasında çıkan koku, rahatsızlık veriyorsa, haşlama sırasında, bir miktar limon suyu eklenmesi kokuyu yok edecektir.

Akciğer kanserine karşı da son derece koruyucu olduğu bilinmektedir. Brokoli, düzenli tüketildiğinde, kalp krizi ve katarakt riskini oldukça düşürmektedir. Özellikle ileri yaşlarda karşılaşılan kemik erimesine karşı, brokoli tüketilmelidir. Kadınları, göğüs kanserinden koruyan bir madde de brokolinin içerisinde bulunmaktadır. Brokoli ayrıca, antioksidan özelliğe sahip olan bir sebzedir. Kişilerin hormon dengelerini ayarlama konusunda da oldukça etkilidir. Brokoli, sigara kullanıcılarına önerilmez. Fazla tüketilmesi, cilt sorunlarına, migrene, mide rahatsızlıklarına ve nefes darlığına sebep olabilir. Her gıda gibi, brokoli de kararında tüketilmelidir. Çiçek gibi bir yapıya sahip olduğundan, ilaçlamalar sırasında, daha fazla ilacı tuttuğu için, brokoli alırken organik ürünlerden yana tercih yapılmalıdır. Brokoli haftada birkaç defa düzenli olarak tüketildiğinde, vücutta iyotun emilmesini ciddi oranda azaltır. Bu sebeple, sık brokoli tüketenler, iyotlu besinlere ve iyotlu tuza yönelmelidir. Brokoli, çorbası yapılarak, garnitür şeklinde ve salata olarak sunulabilir. Tercihe göre, zeytinyağı ve limonla pişirilerek, yoğurt ile servis edilebilir.

0 yorum

Dereotunun Faydaları Nelerdir

Dereotu maydanozgiller familyasına üyedir ve Asya’nın batısı ile Avrupa kıtasının güney bölgesi anavatanı olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde bahçelerde kültür bitkisi olarak yetiştirildiği gibi aynı zamanda yabani olarak doğada kendiliğinden yabani olarak yetişmektedir. 120 cm. varan boyu ile dikkat çeken dereotunun çiçekleri sarıdır. 


Son derece etkileyici bir kokuya sahip olan dereotu otsu bitkiler kategorisine girmektedir. Dereotu taze olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda sonbahar mevsiminde kurutularak kullanımı da yaygındır. Peki dereotunun faydaları nelerdir? Dereotunun faydaları arasında ilk sırayı gaz sökücü etkisi almaktadır. Dereotu son derece güçlü bir gaz sökücüdür ve hem mide gazlarında hem de bağırsak gazlarında olumlu etkileri bulunmaktadır. Sürekli olarak hıçkırık sorunu yaşayan kişilerin düzenli olarak dereotu tüketmeleri ve dereotu çayı içmeleri halinde bu sorunları kısa sürede ortadan kalkacaktır. Mide düzenini sağladığı için hazımsızlıkla mücadelede etkilidir. Savunma sistemini güçlendirdiği için dereotu hastalıklarla mücadelede etkilidir ve salgınların olduğu dönemde bağışıklık sistemini güçlendirmesi için kullanılmalıdır.

Dereotu çayı adet döneminde kanama miktarını artırdığı için bebek bekleyen anne adaylarının kullanması kesinlikle önerilmemektedir. Düzenli olarak dereotu tüketen kişilerde kolesterol sorununun görülme sıklığı düşerken yine ayın şekilde kandaki yağ seviyesinin de düştüğü görülmektedir. Dereotunun faydaları açısından en etkili olanı dereotunu taze olarak kullanmaktır. Ancak dereotu çayı da etkilidir. Dereotu tohumu ise son derece acı olana tadı nedeni ile tüketimi zor olan bir seçenektir. Yine de çekilmiş dereotu tohumunu yoğurt ile tüketme imkanınız bulunmaktadır. Kurutulmuş dereotu uygun şartlarda (ağzı çok sıkı olarak kapatılmış bir kabın içinde güneş almayan bir yerde) saklanırsa 6 ay boyunca yine aynı şekilde tüketen kişiye fayda sağlayacaktır. 

0 yorum

Elma Kabukları Sifa Kaynagı

Doğada bulunan sebze ve meyveler, şifanın ana kaynağıdırlar. Günümüzde bilinen ve bilinmeyen çok sayıda faydaları mevcuttur. En azından sebze meyvelerin bilinen yararları öğrenilerek, hayata uygulanabilir ve bu sayede doğal faydalar edinilebilir. Birçok hastalık, kimyasal maddeler ve ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılmaktadır.

İnsanlar, artık, yapay şeylerden medet ummaktadırlar. Oysa doğa, insanlara tüm hastalıklar için çareleri sunmuştur. Özellikle bitkiler, sebze ve meyveler hakkında yapılan araştırmalara kulak vermekte yarar vardır. 

İçeriğinde kimyasal bir katkı bulunmayan, tamamen doğadan gelen ve günlük hayatta hep karşımıza çıkan doğal besinler, birçok mucizeyi barındırmaktadır. Doğanın nimetleri olan sebze ve meyvelerden yararlanılırken, mümkünse organik olanlar tercih edilmelidir. Böylece katkısız bir şekilde, tamamen doğal yollarla, sorunlara çare bulmak mümkün olacaktır. 
Doğal şifa kaynakları arasında elma ve elma kabuğu da yer almaktadır. Elma kabuğu kilo verme konusunda büyük bir yardımcıdır. Ayrıca elma kabuğunda bulunan, triterpenoids isimli madde, cilt için eşsiz bir maske hazırlanmasında başrol oynar. Bu maske için, elma kabukları ile beraber rendelenir. Sonra bu hazırlanan rende, cilde dağıtılarak sürülür. Yarım saat beklenmelidir. Beklemenin sonunda cilt yıkandığında, fark görülecektir. 

Cilt gerginleşecektir ve parlak bir görünüm oluşacaktır. Kırışma karşıtı kremler yerine, elma kabuğu rendesi kullanılabilir. Elmanın kabuğu, biraz ıhlamur ve karanfille birlikte kaynatılarak çay olarak içilebilir. Bu karışım, kişiyi balgamdan kurtarır ve öksürüğü tedavi eder. Elma çok sayıda antioksidan içerir. 
Elma kabuğu ise elmadan bile fazla antioksidan içermektedir. Düzenli olarak elma kabuğu tüketen kişilerde, diyabete yakalanma riski düşmektedir.

Ayrıca içeriğinde bulunan pektin maddesi, şekeri düşürmektedir. Bunlarla beraber, elma kabuğu, kolesterolü de düşürmektedir. Özellikle diyet yapan kişiler tarafından, elma kabuğu ile beraber tüketilmelidir. Posa oranı fazla olduğundan, açlık duygusunu yok etmektedir. 
Elma kabuğu ve elma, kas erimelerine karşı bedeni korumaktadır.
Elmayı kabuğu ile yemek, dişler için de eşsiz yararlar sağlamaktadır. Dişleri temizler ve diş eti sağlığını korur. Elmanın ve kabuğunun çok sayıda yararları vardır. Ayrıca vitamin deposu olmaları da, sağlık için bir avantajdır. Elma başta olmak üzere, meyve tüketimini bir alışkanlık haline getirmek, sağlığı büyük ölçüde koruyacaktır.

0 yorum

Meyan Kökünün Faydaları Nelerdir

Meyan kökü son derece etkili bir şifalı bitkidir. Meyan kökü adını aldığı ve genelde Rusya ile Çin’de yetişen büyüklüğü 1 metreyi kadar bulabilen, mavimsi salkım çiçeklere sahip olan meyan ağacının kökünden elde edilmektedir. Son derece sık yaprakları olan meyan bitkisinin kökünden elde edilen meyan kökü mineral ve vitamin yönünden son derece zengin olmasının yanı sıra medikal sektöründe de sıklıkla kullanılması ile ünlüdür. Çok eski dönemlerde ve şaman kültüründe meyan kökü çeşitli hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılırken bugünde modern ilaç endüstrisinin en çok kullandığı bitkiler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. 

Meyan kökünün faydaları arasında ilk sırada nezle ve gribe iyi gelmesi yer almaktadır. Bu nedenle sonbahar mevsiminde kullanımı artmaktadır. Balgam sökücü özelliği sayesinde geçmeyen inatçı öksürük tedavisinde son derece etkilidir. Öksürük ilaçlarının yarardan ziyade zarar verdiği göz önüne alınırsa özellikle de çocuklarda öksürük tedavisinde meyan kökü kullanılarak hazırlanan karışımlara ve çaylara yer verilmesi önerilmektedir. Göğsü yumuşattığı için nefes darlığı sorunu yaşayan kişilerin düzenli olarak meyan kökü kullanımı yarar sağlayacaktır. Antibakteriyel özelliği bulunduğu için ince bağırsak iltihapları başta olmak üzere hem harici hem de dahili olarak mikroplu hastalıklara karşı tedavilerde yararlanılmaktadır. Hepatit türlerinde Hepatit A ve Hepatit C hastalıklarına karşı antiviral özelliği bulunduğu için koruyucu etkisi bulunmaktadır. 

Özellikle de müzmin hepatit hastalarının kullanımı doktorlar tarafından da tavsiye edilmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ile kansere karşı da önemli faydaları bulunduğu belirlenmiştir. İdrar söktürücü özelliği nedeni ile ödem sorunu bulunan kişilerin kullanımı önerilir. Bağırsakları çalıştırıcı özelliği ile kabızlık sorunu yaşayanlar tüketmelidir. Meyan kökü kurutularak saklanmalıdır. Kurutulduktan sonra toz haline getirilebileceği gibi kuru meyan kökünün kaynatılması ile elde edilen meyan çayı da kullanılabilmektedir.

0 yorum

Adacayının Faydaları Nelerdir

Şifalı bitkiler arasında en çok bilinenlerden biride adaçayıdır. Adaçayı yabani olarak dağ tepelerinde kendiliğinden yetişen bir ottur. Açık yeşil renge sahip olan bu otun yaprakları uzun olup kokusu da son derece keskin bir yapıya sahiptir. Haziran ve Temmuz aylarında yaprakları çiçek açan adaçayı toplanmaya başlanır ve kış için güneşe serilip kurutulur. 

Daha ziyade kuru adaçayı kullanılsa da yazın bu otun taze yeşil yaprakları da tercihe göre kullanılabilmektedir. Adaçayı hazırlamak için kaynamış su kullanmanız yeterlidir. Bir su bardağı kaynar suyun içerisine katacağınız 2 çay kaşığı kurumuş adaçayını 5-10 dakika kadar demlemeye bıraktıktan sonra süzüp içmeniz halinde adaçayının faydalarından yararlanabilirsiniz. Adaçayı hazırlarken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta soğuk suyun içine koyarak kaynatmamaktır. Aksi halde tüm yararını kaybedecektir.

Adaçayı son derece şifalı bir bitkidir. Adaçayının faydaları arasında en bilineni çok güçlü bir antiseptik olmasıdır. Bu özelliği sayesinde ağız yaralarında, dişeti hastalıklarında ve boğaz ağrısında gargara yapılması tavsiye edilmektedir. Antiseptik özelliği sayesinde diş eti iltihaplanmasında adaçayı gargarası ağrıyı hemen kesecek, ağızda bulunan yaranın iyileşmesini sağlayacak ve boğaz enfeksiyonlarında boğaz ağrısını büyük oranda azaltacaktır.

Adaçayı aynı zamanda etkili bir gaz sökücüdür. Bu özelliği ile hazımsızlık yaşayan kişilerin kurtarıcısı olarak görülür. Bağırsak ve mide gazlarını sökerken aynı zamanda sindirim sistemini destekleyerek düzenli çalışmasını sağlar. Astım hastaları için göğüs yumuşatıcı etkisi nedeni ile kullanımı önerilmektedir. Sinir sistemi üzerinde olumlu etkileri nedeni ile aşırı stres altında bulunan kişilerin sakinleştirici olarak kullanması önerilmektedir.

0 yorum

Ceviz Yagının Faydaları Nelerdir

Ceviz üzerine yapılan her araştırma sonucunda yeni bir etkisi ortaya çıkarılan mucize bir besindir. Ceviz ağacının meyvesi olan cevizin kendisi kullanıldığı gibi aynı zamanda ceviz yaprağı, cevizin kabuğu ve cevizin özel işlemlerden geçirilmesi ile elde edilen ceviz yağı da kullanılmaktadır.Cevizi eline alan herkesin aklına şekli nedeni ile insan beyni gelmektedir. Ceviz içerisinde barındırdığı zengin Omega 3 yağları nedeni ile beyinin en büyük destekçisidir ve bu özelliği nedeni ile zeka gelişiminin büyük bir hız ile inşaa edildiği çocukların günlük beslenme listelerinde mutlaka yer verilmesi gereken bir besindir.

Bu özelliği ile istisnasız tüm Beyin ve Sinir Cerrahisi doktorları hastalarına düzenli olarak günde en az 3 ceviz yemelerini önermektedir. Cevizin faydaları arasında ilk sırayı beyin gelişimlerini desteklemesi almaktadır. İçerisinde selenyum ve gümüş gibi elementler barındıran ceviz bu özelliği ile zeka gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Ceviz son derece güçlü bir antioksidan olması nedeni ile kansere karşı da koruyucu etki göstermektedir. Cevizin en etkili olduğu kanser türleri olarak prostat kanseri, meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri ilk sıralarda yer almaktadır. Özellikle de kanserli hücrelerin yayılım hızını kesmesi nedeni ile tedavi sürecinde başarı oranını arttırmaktadır.

Omega 3 içeriği nedeni ile kalp sağlığını da destekleyen ceviz ayrıca yine içinde yüksek miktarda barındırdığı arginin sayesinde damar esnekliğini koruduğu için kalp damar sağlığı için de büyük bir öneme sahiptir. Günümüzün hastalıkları arasında yer alan kolestrol düşmanı olan ceviz kötü kolestrolün kontrol altında tutulmasını sağlamaktadır. Hafızayı kuvvetlendirici etkisi nedeni ile okula giden çocukların mutlaka sabah kahvaltısında ceviz tüketmeleri önerilmektedir. 

0 yorum

Anasonun Faydaları Nelerdir

Anason dik gövdeli, dalları çok sık olan tüylü yapıya sahip bir bitki türüdür. Yuvarlak olan yaprakları uzun
saplıdır. Bahçelerde özel olarak yetiştirilebilen bu bitki aynı zamanda doğada kırlarda kendiliğinden yetişmektedir. Son derece faydalı bir bitki olması nedeni ile uzun yıllardır insanlar tarafından kullanılmaktadır.
Anasonun faydaları arasında ilk sırada son derece güçlü bir gaz sökücü olması yer alır. Şişkinliği önleyip hazmı kolaylaştırdığı için sindirim sistemi hassas olan kişilerin kullanımı önerilmektedir. Yine gaz problemi yaşayan kişilerde anason çayı içilmesi son derece etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Yine ishale yakalanan ve mide bulantısı yaşayan kişilerin içmesi halinde hem ishali hem de mide bulantısını kısa sürede kesilmesini sağlamaktadır.

Anason aynı zamanda güçlü bir sakinleştiricidir. Bu nedenle gergin olduğunuz ve stresli dönemlerden geçtiğiniz zamanlarda anason çayı içmeniz sizi rahatlacaktır. Anasonun yararları arasında bir diğer bilinenide anne sütünü arttırmasıdır. Anne sütünü artırmak için anason çayı içmenin bebeğe hiçbir zararı bulunmadığı gibi gazlı bebeklerde anne sütünden bebeğe geçmesi sonucu bebeğin gazını daha kolay çıkarmasına yardımcı olmaktadır. Emziren anneler anason çayı içerken günde 3 fincandan fazla tüketmemeye özen göstermelidir. Nefes darlığı çeken kişilerin yine bu çayı içmesi tavsiye edilirken ayrıca öksürüğün kısa sürede atılmasına da iyi gelmektedir.

Anason genelde kurutulan bitkilerinden çay yapılarak tüketilmektedir. Anason çayı hazırlamak için bir cezvenin içerisine bir bardak kadar su koymak ve 1-2 kaşık kadar anason atarak 5 dk. kaynamaya bırakmak yeterli olacaktır. Ocaktan aldığınız anason çayını 5-10 dk. kadar demledikten sonra süzerek tüketebilirsiniz.

0 yorum

Badem Yagının Faydaları

Badem oldukça faydalı olup bademin özünün çıkarılması sonucu elde edilen badem yağı da büyük bir şifa kaynağıdır. Badem genelde pembe ve bazende beyaz çiçekler açan badem ağacından elde edilen meyvedir. Acı badem ve tatlı badem olmak üzere iki farklı türde elde edilen badem meyvesi gereken olgunluğa eriştikten sonra etrafı sert bir kabukla kaplanmakta ve badem mevyesi oluşumunu tamamlamaktadır. Son derece besleyici içeriğe sahip olan badem barındırdığı zengin kalsiyum, E vitamini, magnezyum ve fosfor gibi elementler ile tam bir şifa kaynağıdır.

Bademin en büyük faydası tüm bu içerikleri sayesinde beyni beslemesidir. Badem içerisinde yüksek miktarda Omega 3 barındırdığı için beynin en büyük dostu sayılır ve özellikle de gelişim çağındaki çocukların her gün yemesi tavsiye edilir. Son derece yüksek kaloriye sahip olduğu için kilo problemi olan kişilerin günde bir avuçtan fazla tüketmemesi tavsiye edilir.  Adet dönemini sıkıntılı geçiren bayanların bu kuruyemişi tüketmeleri önerilir. Badem adet öncesi oluşan şiddetli kasık ağrıları, aşırı sinir, baş ağrısı ve yorgunluk gibi olumsuz durumların mümkün mertebe azalmasına yardımcı olur.

Kan şekerini düzenlediği için şeker hastalarının kullanımı önerilir. Beyni beslediği için düzenli olarak badem tüketen kişilerin beyin hücrelerinin çok daha genç kaldığı ve Alzheimer hastalığına yakalanma risklerinin düştüğü bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmış akademik bir gerçektir. Bademin özel işlemler ile çıkarılan yağı olan badem yağı da yine şifalıdır. Badem yağının faydaları arasında en etkileyici olanı yaraların hızlı iyileşmesine olan etkisidir. Açık yaraların üzerine sürüldüğü takdirde yaranın kısa sürede iyileşmesini sağlar. Basura sürüldüğü takdirde hem ağrısının azalmasına hem de basurun iyileşmesine yardımcı olur. Acı bademden elde edilen badem yağı ise böbrek iltihabının iyileşmesine ve böbreklerde oluşan kumlar ile taşların dökülmesine etki etmektedir.

0 yorum

Biberiye Ve Biberiye Yagının Faydaları Nelerdir

Bir diğer ismi de kuş dili olan biberiye son derece keskin bir kokuya sahip olan iğne yapraklı bir bitkidir. Süs bitkisi olarakta kullanılan biberiyenin yaprakları yaz mevsiminde toplanıp kurutulmaktadır. Kurutulan bitkilerden biberiye çayı yapılırken aynı zamanda yapraklarının özel bir yöntem ile damıtılması sonucunda da biberiye yağı elde edilmektedir. Hem biberiye çayı hem de biberiye yağı binbir derde şifa olan özel bir iksirdir.

Biberiyenin faydaları arasında en etkili olanı ve en çok kullanılanı zayıflamaya olan etkisidir. Tüm zayıflama çaylarının içerisinde mutlaka biberiye bitkisi de bulunur. Hazmı kolaylaştırmasının yanı sıra bağırsakları da çalıştırması zayıflama konusunda biberiyeyi rakipsiz kılmaktadır. Tabi ki sadece biberiye çayı içerek zayıflamak mümkün değildir. Biberiye çayı sadece sizin diyetinizi destekleyen bir faktördür. İştah kesici özelliğinin yanı sıra sindirimi hızlandırması ve bağırsakları çalıştırması diyetiniz boyunca daha başarılı olmanızı sağlayacaktır.

Biberiyenin yapraklarından elde edilen biberiye yağı cildin bir numaralı dostudur. Cildi sıkılaştırması ve esneklik vermesi nedeni ile biberiye yağı cilt bakım sektörünün sık kullandığı bitkiler arasında yer almaktadır. Ilık bir su içerisine katılan biberiye yağı ile cilt yıkanırsa cilt hem temizlenecek hem de gerginlik kazanarak daha genç bir görünüme kavuşacaktır. Yine bir litre suyun içerisine kekik yağı ve biberiye yağı eşit olarak katılıp bu suyun buharında yüzünüzü dinlendirmeniz cildinizi derinlemesine temizleyecek ve var olan sivilcelerinizden kurtulmanızı sağlayacaktır. Sivilceli ciltlerin en büyük düşmanı biberiye yağıdır. Biberiye yağı ile eşit miktarda karıştırılan kekik yağı sivilcelerin üzerine bir pamuk yardımı ile sürülüp kurumaya bırakılırsa sivilcelerin kurumasını sağlayacaktır. 

0 yorum

Çörek Otunun Faydaları Nelerdir

Pek çok kişi tarafından siyah susam olarak ta bilinen çörek otu 40 cm. boyuna sahip, ince yaprağı ile dikkat çeken otsu bitkidir. Çörek otu ise bu bitkinin dalları üzerinde yer alan kapsüllerin içinde bulunan tohumlardan elde edilmektedir. Çörek otu farklı pek çok şekilde kullanılmaktadır. Çörek otunun tohumunun kurutulması, yağının çıkarılması, tohumunun çekilerek toz haline getirilmesi ve tohumlarının haşlanması gibi farklı yöntemler bulunmaktadır. 

Çörek otu ülkemizde daha ziyade baharat olarak kullanılsa da aslında son derece faydalı bir bitkidir. Çörek otu içerisinde yüksek miktarda saponin, alkolit, tanen ve çeşitli yağlar bulundurmaktadır. İçerisinde barındırdığı bu etken maddeler sayesinde çörek otu bağışıklık sistemini destekler ve hastalıklara karşı vücudu koruduğu gibi aynı zamanda hastalıkların çok daha kısa sürede iyileşmesini sağlamaktadır. Son derece güçlü bir gaz sökücü olan çörek otu özellikle de bağırsaklarda oluşan gazın atılmasında etkilidir.

Çörek otu hazmı kolaylaştırmasının yanı sıra iştah açıcı özelliği ile kilo almak isteyen kişilerin kullanması gereken bir şifa kaynağıdır. Çörek otu antioksidan özelliğe sahip olduğu için prostat kanseri ve meme kanseri ile mücadelede önemli bir etkiye sahiptir. Çörek otu anne sütünü arttırıcı etkiye sahiptir ve sütünü arttırmak isteyen anneler tarafından gönül rahatlığı ile kullanılabilir. Ancak anne sütünden bebeğe geçtiği için aynı gün içinde en fazla 3 fincan kullanılması gerekir. Çörek otu yağı saça sürüldüğü takdirde kepeklenmeyi büyük ölçüde önlerken aynı zamanda kellik ile mücadele de önemli sonuçlar vermektedir. Yapılan araştırmalar çörek otunun son derece keskin olan kokusunun baş ağrısına iyi geldiğini göstermektedir. 

0 yorum
 
Support : Copyright © 2011. saglik8.blogspot.com - All Rights Reserved
Kafes kuşu | Radyomevlana | Yiğit CAMCI